11. Allahu Teâlâ’nın gaybı bildirdiğine dair diğer deliller
Allahu Teâlâ’nın -dilediği kullara- gaybı bildirmesinin caiz ve vaki oluşu beş delille sabittir. Bu deliller şunlardır:
Birinci delil: Kur’an-ı Hakîm’dir. Allahu Teâlâ bazı kullarına gaybı bildirdiğini Kur’an’da beyan etmiştir. Bundan önceki derslerimizde 10 ayetin tahlilini yapmış ve Allah’ın -dilediği kuluna- gaybı bildirdiğini ispat etmiştik.
İkinci delil: Hadis-i şeriflerdir. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) bir çok gaybî haber vermiş ve vermiş olduğu haberler aynen çıkmıştır. Bu hadis-i şerifleri hadis kitaplarında bulabilirsiniz. Bilhassa hadis kitaplarının “Fiten” bölümü bu gaybî haberleri içermektedir.
Allah’ın gaybı bildirmesini muhal görenler bu hadislerin tamamını inkâr ediyorlar. İmam Buhârî’nin, İmam Müslim’in, İbni Mâce’nin ve diğer hadis âlimlerinin ittifakla kabul ettikleri hadisleri bunlar reddediyorlar.
Eee, bir defa “Allah gaybı bildirmez.” dediler. Bu sözlerinden dönmemek için, Allahu Teâlâ’nın Peygamberimiz (a.s.m.)’a bildirdiği bütün gaybî haberleri inkâr ediyorlar. Lakin güneşe gözünü kapayan sadece kendine gece yapar!
Üçüncü delil: Evliyanın keramet nevinden vermiş oldukları haberlerdir. Birçok Allah dostu eserlerinde gaybî haberler vermiş ve verdikleri haberler aynen çıkmıştır. Bunun binler misali vardır. Biz bir misali nakille iktifa edelim:
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, kendi kabrinin bilinmeyeceğini söylüyor. Emirdağı Lahikası isimli eserinde bu hususta şöyle diyor:
— Benim kabrim gayet gizli bir yerde… Bir iki talebemden başka hiç kimse bilmemek lazım geliyor… Çünkü dünyada sohbetten beni meneden bir hakikat, elbette vefatımdan sonra da o hakikat bu surette beni mecbur ediyor. (Emirdağı Lahikası)
Üstad Hazretleri 23 Mart 1960 yılında vefat ediyor ve Urfa’daki Halîlürrahman Dergâhı’ndaki caminin bahçesine defnediliyor. 12 Temmuz’a kadar yaklaşık 3.5 ay burada yatıyor. Hatta bu zaman diliminde talebeleri, Üstad Hazretlerinin kabrinin bilindiğine şaşırıyorlar. Çünkü Üstad Hazretlerinin, “Kabrimin yeri bilinmeyecek.” diye beyanları var. 12 Temmuz gecesinde darbeciler tarafından Üstad Hazretlerinin kabri birden açılıyor ve bilinmeyen bir yere defnediliyor. Hâlâ kimse Üstad Hazretlerinin kabrinin yerini bilmiyor.
— “Allah gaybı kimseye bildirmez.” diyenler anlattığım bu hadiseyi nasıl izah edecekler?
İşte Üstad Hazretlerinin eseri ortada… Eserinde geçen “Kabrimin yerini kimse bilmeyecek.” sözü ortada… Ve hâlihazırda kimse bilmiyor.
Bakın, Allah’ın gaybı kimseye bildirmeyeceğini iddia edenler daha Üstad Hazretlerinin bu durumunu izah edemezler. Kaldı ki daha geride Muhyiddin İbnü’l-Arabî’den, Hazreti Ali’den, Şâh-ı Geylanî’den ve bir çok Allah dostundan binler numune var.
— Bütün bu haberleri ne yapacaklar?
Hadi bize, evliyanın eserlerinde yazdıkları bu gaybî haberlerin nasıl doğru çıktığını izah etsinler!
Dördüncü ve beşinci delil: Bu deliller enfüsidir. Yani kişi Kur’an’ın ayetlerini, hadis-i şerifleri ve evliyanın kerametini inkâr etse de kendi nefsindeki iki şeyi inkâr edemez. Bunlar birisi sadık rüyalardır; diğeri de hiss-i kable’l-vukudur. Öce sadık rüyalar üzerine konuşalım:
Hepimizin başından geçmiş veya başından geçmiş bir tanıdığımız olmuştur. Bir gece bir rüya görmüşüz; ertesi gün gördüğümüz rüya aynen vukua gelmiş. Mesela gece kaza yaptığımızı görmüşüz; ertesi gün aynı rüyada gördüğümüz şekilde kaza yapmışız. Ya da rüyamızda birinin öldüğünü görmüşüz; ertesi gün o kişinin ölüm haberi gelmiş…
İşte bütün bunlar, Allah’ın rüya vasıtasıyla kişiye geleceği bildirmesidir. Bu, bizler gibi günahkâr kullarda bile gözüküyor. Evliyanın buna mazhar olmasından daha doğal ne vardır ki?
İkinci enfüsi delil hiss-i kable’l-vukudur. Hiss-i kable’l-vuku, bir şey olmadan önce onu hissetmektir. Mesela bir tanıdığınızın kapıyı çalacağını düşünürsünüz; birden kapı çalar, açarsınız o kişi. Ya da bir dostunuzun telefon edeceği hissi gönlünüze düşer; bir bakarsınız telefon çalıyor, o kişi arıyor.
Bunların yüzlerce misalini hepimiz nefsimizde yaşıyoruz. Allahu Teâlâ bizlere bile birçok gaybı bildiriyor. Ya sadık rüya yoluyla ya da hiss-i kable’l-vuku ile.
— İnsan hadi ayeti inkâr etti, hadisi inkâr etti, evliyanın kerametini inkâr etti; iyi de kendini nasıl inkâr edecek?
— Gördüğü sadık rüyaların aynen çıkmasını ve olacak hadiseleri bazen olmadan önce hissetmesini neyle izah edecek?
Delil isteyene delil çok. Yeter ki okumasını bilsin!
Kardeşlerim, bu dersimiz bu konunun son dersiydi. Rabbimize hamdüsena olsun, bizi bir imani meselede daha istihdam etti. Rabbim bu eseri kusurlarımıza, günahlarımıza ve gafletimize kefaret yapsın. Bizi kendine kul, Habibine ümmet eylesin. Bizleri Ehl-i sünnet itikadından ayırmasın. Bu itikat üzere yaşatsın, bu itikat üzere öldürsün ve bu itikat üzere diriltsin. Âmin.