Gaybı Bildirme

3. Allahu Teâlâ’nın Hz. Yusuf’a gaybı bildirmesi

Allahu Teâlâ dilediği kuluna gaybı bildirebilir ve bildirmiştir de… Bu meseleye dair üçüncü delilimiz Hazreti Yusuf (a.s.)’a bildirilen gaybtır.

Delile geçmeden önce, önceki derslerde beyan ettiğimiz şu meseleyi -önemine binaen- tekrar etmek istiyorum:

Bir kısım sözde âlimler, Allahû Teâlâ’nın, dilediği kuluna gaybı bildireceğini inkâr etmekte ve “Gaybı Allah’tan başkası bilmez; Allah kimseye gaybı bildirmez.” demektedirler.

Evet, “Gaybı Allah’tan başkası bilmez.” sözü haktır ve hakikattir. Lakin bunun iki manası vardır:

1. Gaybın tamamını Allah’tan başkası bilmez.

2. Gaybın küçük bir meselesini dahi kişi kendi başına bilemez. Ancak Allah’ın ona bildirmesiyle bilir.

Yine Peygamberimiz (a.s.m.)’ın “Ben gaybı bilmem.” sözü, “Gaybın tamamını bilmem. Küçük bir meselesini dahi Allah bildirmeden bilmem.” manasındadır. Yoksa “Allah bana gaybı bildirmez.” manasında değildir. Allahu Teâlâ gaybtan dilediği kısmı, dilediği kuluna vahiyle veya ilhamla bildirebilir.

Önceki derslerimizde bu meselenin iki delilini işlemiştik. Bu dersimizde üçüncü delil olarak Yusuf suresinin bazı ayetlerini tahlil edeceğiz. Bu ayet-i kerimelerin bildirildiğine göre, Allahu Teâlâ Hazreti Yusuf (a.s.)’a rüya tabirini öğretmiştir.

Surenin 4. ayet-i kerimesinde, Hazreti Yusuf (a.s.) gördüğü bir rüyayı babasına anlatır. Bu rüya, onun on bir yıldızla güneşi ve ayı kendisine secde ederken görmesidir.

Surenin 100. ayet-i kerimesinde ise babası, annesi ve on bir kardeşinin Hazreti Yusuf’a secde ettiği zikredilir. Bu secde üzerine Hazreti Yusuf şöyle der:

هذَا تَأْوِيلُ رُؤْيَايَ مِن قَبْلُ قَدْ جَعَلَهَا رَبِّي حَقًّا

İşte bu, önceki rüyamın tevilidir. Gerçekten Rabbim onu hak kıldı. (Yusuf 100)

Hazreti Yusuf (a.s.)’ın tabir ettiği bir başka rüya da surenin 36. ayetinde zikredilir. Hazreti Yusuf (a.s.) zindandaki bu iki kişinin rüyasını şöyle tabir eder:

أَمَّا أَحَدُكُمَا فَيَسْقِي رَبَّهُ خَمْرًا وَأَمَّا الآخَرُ فَيُصْلَبُ فَتَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْ رَأْسِهِ

Biriniz efendisine şarap sunacak. Diğeri de asılacak ve kuşlar başından yiyecekler. (Yusuf 41)

Olay tam da Hazreti Yusuf’un haber verdiği gibi gerçekleşir. Onlardan birisi idam edilir, diğeri ise saraya giderek krala hizmet eder.

Hazreti Yusuf (a.s.)’ın tabir ettiği bir başka rüya surenin 43. ayetinde zikredilir. Kral görmüş olduğu rüyayı şöyle anlatır:

إِنِّي أَرَى سَبْعَ بَقَرَاتٍ سِمَانٍ يَأْكُلُهُنَّ سَبْعٌ عِجَافٌ وَسَبْعَ سُنبُلاَتٍ خُضْرٍ وَأُخَرَ يَابِسَاتٍ يَا أَيُّهَا الْمَلأُ أَفْتُونِي فِي رُؤْيَايَ إِنْ كُنتُمْ لِلرُّؤْيَا تَعْبُرُونَ

Ben rüyamda yedi cılız ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak görüyorum. Ey ileri gelenler! Eğer siz rüya tabir edebiliyorsanız benim bu rüyamın tabirini bana bildirin. (Yusuf 43)

Hazreti Yusuf bu rüyanın tabirini 47. ayet-i kerimede yapar ve hadise aynen haber verdiği gibi vukua gelir.

Bütün bu anlattıklarımızı şuraya bağlamak istiyorum: Hazreti Yusuf (a.s.) Allah’ın öğretmesiyle rüya tabiri yapıyor ve geleceğin bazı meselelerini biliyordu.

Şimdi şunları düşünelim:

1. Hazreti Yusuf’un babası, annesi ve kardeşleri yıllar sonra ona secde etmiştir. Hazreti Yusuf (a.s.) bunun olacağını rüyasında daha çocukken görmüştü.

— “Allah gaybı kimseye bildirmez.” diyenler, Hazreti Yusuf’un bu gaybî bilgisini neyle izah edecekler?

2. Hazreti Yusuf (a.s.) zindandaki iki kişinin rüyasını tabir etmiş -yani onların geleceğine dair iki haber vermiş- ve verdiği haber tam doğru çıkmıştır. Onlardan biri asılmış, diğeri ise sarayda hizmet etmiştir.

— Hazreti Yusuf’un verdiği bu haber geleceği bilmek değil midir?

Elbette geleceği bilmektir.

— Peki, Hazreti Yusuf (a.s.) geleceği nasıl bildi? Kendisi tahmin etti ve tahmini mi tuttu yoksa Allah mı ona bildirdi?

Herhâlde ikinci şıkkı kabul ediyorsunuzdur. Bu şık da ispat eder ki Allah’ın geleceği bildirmesi caizdir ve vakidir.

3. Kralın rüyası da Hazreti Yusuf tarafından tabir edilmiş ve tabire birebir uygun olarak hadise vuku bulmuştur. Yedi sene bereket olmuş, peşinden yedi sene kuraklık olmuş ve daha sonra tekrar bolluk olmuştur. Yine aynı soruyu soruyoruz:

— Hazreti Yusuf’un bunları bilmesi geleceği bilmek değil midir?

Elbette geleceği bilmektir.

— Peki, Hazreti Yusuf (a.s.) geleceği nasıl bildi? Kendisi tahmin etti ve tahmini mi tuttu yoksa Allah mı ona haber verdi?

Herhâlde Allah’ın haber verdiğini kabul ediyorsunuzdur. Bu da ispat eder ki Allah’ın geleceği bildirmesi caizdir ve vakidir.

Bu tahlillerden sonra şimdi, “Allah gaybı kimseye bildirmez.” diyenlere soruyoruz:

1. Eğer Allah gaybı kimseye bildirmiyorsa, Hazreti Yusuf (a.s.) kardeşlerinin, annesinin ve babasının yıllar sonra kendisine secde edeceğini nasıl bildi?

2. Eğer Allah gaybı kimseye bildirmiyorsa, Hazreti Yusuf (a.s.) zindandaki iki kişinin akıbetini nasıl bildi?

3. Eğer Allah gaybı kimseye bildirmiyorsa, Hazreti Yusuf (a.s.) yedi sene bereket olacağını, peşinden yedi sene kuraklık olacağını ve daha sonra tekrar bolluk olacağını nereden bildi?

Hadi bize cevap verin de görelim!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu