9. Allahu Teâlâ’nın Rum’un zaferini bildirmesi
Allah’ın gaybı bildirmesi konusunun dokuzuncu dersindeyiz. Her dersin başında şu meseleyi hatırlatmayı uygun buluyoruz:
Bir kısım sözde âlimler, Allahû Teâlâ’nın gaybı bildirmesini muhal görmekte ve “Gaybı Allah’tan başkası bilmez; Allah kimseye gaybı bildirmez.” demektedirler.
Evet, “Gaybı Allah’tan başkası bilmez.” sözü haktır ve hakikattir. Lakin bunun iki manası vardır:
1. Gaybın tamamını Allah’tan başkası bilmez.
2. Gaybın küçük bir meselesini dahi kişi kendi başına bilemez. Ancak Allah’ın ona bildirmesiyle bilir.
Yine Peygamberimiz (a.s.m.)’ın “Ben gaybı bilmem.” sözü, “Gaybın tamamını bilmem. Küçük bir meselesini dahi Allah bildirmeden bilmem.” manasındadır. Yoksa “Allah bana gaybı bildirmez.” manasında değildir. Allahu Teâlâ gaybtan dilediği kısmı, dilediği kuluna vahiyle veya ilhamla bildirebilir.
Önceki derslerimizde bu meselenin sekiz delilini işlemiştik. Bu dersimizde dokuzuncu delil olarak Rum’un zaferini tahlil edeceğiz. Rum’un zaferi Rum suresinde şöyle beyan buyrulmuş:
غُلِبَتِ الرُّومُ فِي أَدْنَى الْأَرْضِ وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ فِي بِضْعِ سِنِينَ لِلَّهِ الْأَمْرُ مِنْ قَبْلُ وَمِنْ بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ
Rum (orduları) yenilgiye uğradı. Dünyanın en alçak yerinde. Ama onlar yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Üç ila dokuz yıl içinde. Bundan önce de sonra da emir Allah’ındır. Ve o gün müminler sevineceklerdir. (Rum 2-4)
Bu ayet-i kerimenin meselemize bakan cihetine geçmeden önce, ayetin iniş sebebi üzerinde biraz duralım:
613-614 yılları arasında Mecusi olan Pers orduları, Hristiyan olan Bizans ordularını mağlup etmiş ve çok ağır bir yenilgiye uğratmıştı. Mekke müşrikleri, Ehl-i kitap olan Hristiyanların mağlubiyetine çok sevinmiş ve Müslümanlara: “Eğer Allah sizin dediğiniz gibi yegâne galip olsaydı Ehl-i kitap olan Bizans’ı Perslere karşı galip kılardı.” demişlerdi.
Bunun üzerine, Kur’an-ı Kerim bir mucize olarak -o an imkânsız gibi gözüken- gelecekteki bir hadiseyi haber verdi: Üç ila dokuz yıl arasında Bizans Perslere galip gelecek ve bununla Müslümanlar sevinecekti.
Nitekim Hazreti Ebû Bekir (r.a.) Allah’ın bu vaadine dayanarak, Perslerin galibiyetine sevinen müşriklere: “Allah sevincinizi fazla sürdürmeyecek. Çünkü Allah birkaç sene içinde Rumların galip geleceğini haber verdi.” dedi.
Hazreti Ebû Bekir’in bu sözü üzerine, müşriklerden Ubey b. Halef iddiaya girmeyi teklif etti. Bizans’ın üç yıl içinde galip gelip gelemeyeceği hususunda on deve üzerine iddiaya girdiler.
Hazreti Ebû Bekir (r.a.) olup biteni Peygamberimiz (a.s.m.)’a anlatınca, Peygamberimiz (a.s.m.) ayette geçen بِضْعِ sözünün üç sene değil; üç sene ila dokuz sene arasını ifade ettiğini, bu sebeple süreyi de deve sayısını da katlamasını Hazreti Ebû Bekir’e söyledi.
Bu sefer, dokuz sene içinde Bizans’ın galip gelip gelmeyeceği hususunda yüz deve üzerine bahse girdiler. Tirmizi’nin Sahih’inde haber verdiğine göre, Bedir Savaşı’na denk gelen günlerde, Bizanslar Perslere karşı yaptıkları savaşta galip gelmiş ve böylece Kur’an’ın gaybtan verdiği haber tahakkuk etmiştir. Hazreti Ebû Bekir (r.a.) Ubey b. Halef’in varislerinden, kazandığı develeri alarak Peygamberimizin tavsiyesi üzerine fakirlere dağıtmıştır.
Şimdi meselemize dönelim ve “Allah gaybı kimseye bildirmez.” diyenlere şu soruları soralım:
— Bizans’ın Perslere 3 ila 9 yıl arasında galip geleceği meselesi gayb mıdır değil midir?
Herhâlde gaybtır hem de gayb üstüne gaybtır. Çünkü o zamanda bu haberin tahakkuk ihtimali binde bir bile değildi. Hem haber istikbale aittir; istikbal de bize göre gaybtır.
— Allahu Teâlâ bu gaybı haber vermiş midir vermemiş midir?
Haber vermiştir. Hem de bir kişiye değil bütün insanlara haber vermiştir. Bu haber üzerine de Hazreti Ebû Bekir (r.a.) iddiaya girmiş ve kazanmıştır.
Şimdi son sorumuzu soruyoruz:
— Allahu Teâlâ ayet-i kerime ile gaybı açıkça bildiriyor iken, sizler nasıl oluyor da “Allah gaybı kimseye bildirmez.” diyorsunuz?
— Ya hu siz hiç Kur’an okumuyor musunuz? Rum suresinin mezkûr ayetlerini bilmiyor musunuz? Allah’ın gaybtan haber verdiğini görmüyor musunuz?
“Yok, bu gaybtan haber vermek değildir.” diyorsanız, o hâlde bize söyleyin, bu neyden haber vermektir?