5-) Kabir hayatı hakkında ayet-4
B- Bakara suresi 28. ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: “Allah’ı nasıl inkâr edersiniz ki, sizler ölü iken sizleri diriltti. Sonra sizleri öldürecek ve sonra yine diriltecek. Sonra da ona döndürüleceksiniz.”
Şimdi, bu ayet-i kerimeyi beraber tahlil edelim: Ayetin başında geçen أَمْوَات tabiri “ölüler” demektir. Bundan maksat ise: Kendisinde hayat olmayan ve babaların sulplerinde yani belkemikleri arasında olan menilerdir. Demek bu ifade ile insanın ilk haline dikkat çekilmiş ve babalarının sulbündeki hâli nazara verilmiştir. İnsan, bu halinde ölüdür ve daha yaratılmamıştır.
Ayetin hemen devamında gelen فَأَحْيَاكُمْ yani “sizleri diriltti” ifadesindeki “diriltmekten” maksat ise: Anne rahmindeki o nutfelere ruh üfleyip, sonra diri olarak dünyaya çıkarmaktır. Demek ayetin bu bölümü, dünya hayatına işaret etmektedir.
Ayetin devamındaki ثُمَّ يُمِيتُكُمْ yani “sonra sizleri yine öldürecek” ifadesiyle işaret edilen mana ise, ecelleri geldiğinde insanları öldürmektir. Bu öldürmek ile dünya hayatı sona erer ve insan kabre girer.
Ayetin devamında gelen ثُمَّ يُحْيِيكُمْ yani “sonra sizi yine diriltecek” ifadesi ise, kabir hayatına delildir. Zira ayetin işaretiyle bu dirilme, ölümden sonra ve kıyametten öncedir. Bu da ancak kabir hayatı olabilir.
Ayetin sonundaki ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ yani “sonra da ona döndürüleceksiniz” ifadesinden maksat ise, İsrafil (as) tarafından Sur’a üfürüldüğünde, mahşere çıkmak üzere kabirlerden çıkıştır.
A- Senin bu izahına katılmıyorum. Mana bence şöyledir: Ayetin son bölümündeki “sonra sizi diriltir ve sonra ona döndürülürsünüz” ifadesi, kabir hayatına değil, kıyametten sonra kabirlerde dirilip kalkarak Allah’a döndürülmeye işaret etmektedir. Sen ayetin bu bölümünde olan “Sonra sizi diriltecek” kısmını, kıyametten önce kabirde diriltilmek olarak izah ediyorsun. Bana göre ise bu, kıyametten önce kabirde diriltilmek değildir. Bu, kıyametten sonra kabirlerde dirilip hemen çıkarak hesap meydanına gidiştir.
B- Yani sana göre, ayetin sonundaki “sonra sizi diriltecek ve sonra ona döndürüleceksiniz.” bölümü, kıyametten sonra aynı anda gerçekleşen bir hadisedir. Yani insanlar kabirlerinde dirilir ve hemen çıkarak huzura giderler. Öyle mi?
A- Evet, aynen öyle. Ayetin son kısmındaki “sonra sizi diriltecek” ifadesiyle kabir hayatına işaret edilmemiştir. Gördün mü, delilini nasıl çürüttüm!
B- Eğer bir parça Arapça bilseydin, kendi haline güler ve ayete ne kadar yanlış mana verdiğini anlardın. Şimdi sana bunu izah edeyim. Arapçada “fe” edatı, yakınlık edatıdır ve bir işin hemen sonra meydana geldiğini gösterir. “sümme” edatı ise uzaklık edatıdır. Bu edat da bir işin çok sonra meydana geldiğini gösterir.
Bu izahımızdan sonra şimdi ayetin Arapçasına bakalım: Ayetin sonunda ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ denilerek, Allah’a döndürülme işinin, önceki diriltilme işinden zaman bakımından uzaklığına işaret edilmiştir. Eğer senin dediğin gibi, “Sonra sizi diriltecek” ifadesiyle, kıyametten sonra kabirlerden kaldırılmak kastedilseydi, ayetin sonu, ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ şeklinde değil, فَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ şeklinde olurdu. Yani uzaklığa işaret eden “sümme” edatı kullanılmaz, yakınlığa işaret eden “fe” edatı kullanılırdı. Ama böyle yapılmamış. Demek ki, “sonra sizi diriltir.” ifadesiyle, “sonra ona döndürüleceksiniz.” ifadesi arasında bir zaman uzaklığı vardır. İşte bu uzaklığın olabilmesi için de kıyametten önce insanların kabirlerde diriltilmesi gerekmektedir. Asrımızın büyük âlimi Bediüzzaman hazretleri bu “sümme” hakkında şöyle der: “ثُمَّ , öldürme ile ikinci yaratma arasında, kocaman âlem-i berzahın fasıla olduğuna işarettir.” İşte bir parça Arapça bilseydin, anlattığım bu manayı bilir ve kabir hayatına iman ederdin.
A-Peki eğer sümme uzaklık edatı fe ise yakınlık edatıysa Kabirde dirilme dediğin ayet sümme yuhyiyküm değilde fe yuhyiyküm olmalı değil miydi. İnsan ölünce hemen kabirde dirilmiyor mu? Burda niçin uzaklık ifade eden sümme kelimesi kullanılmış?
B- Güzel bir noktayı yakaladın. Doğru diyorsun ama insan ölünce hemen kabre konulmuyor bazen gün bazen de günler geçebiliyor onun için ayette yakınlığı ifade eden fe edatı değil daha sonra olacak manasını ifade eden sümme edatı kullanılmıştır.
A- Bunlar ince meseleler. Ben daha açık şeyler görmek istiyorum.
B- Şunu unutma, zayıf ipler birbiriyle birleşince kuvvet bulur. Tek başına koparılabilirken, arkadaşlarıyla sırt sırta verdiğinde kopmaz bir hale gelir. Aynen bunun gibi, zayıf gibi gözüken deliller de sırtını diğer delillere dayayarak kuvvet bulurlar. Dolayısıyla her delili tek başına değil, diğer delil arkadaşlarıyla birlikte mülahaza etmelisin. Ben kabir hayatı hakkında sadece bu ayeti delil göstermiyorum ki, zayıflığına hükmedilip inkâr edilsin. Gösterdiğim ve göstereceğim daha birçok ayetler var. Senin zayıf gibi gördüğün bu delil, diğer arkadaşlarına sırtını dayayarak kuvvet bulur. Kopmaz bir ip olur. Her neyse… Bu ayetin tahlilini de burada sonlandırıp başka bir ayete geçelim. Âli İmran suresinin 169. ayet-i kerimesinde şöyle buyrulmuştur: