Hadis inkarcıları: “Biz Kur’an’a uyarız. Kur’an bize yeter.” diyorlar.Biz de onlara diyoruz ki: Madem siz Kur’an’a uyuyorsunuz, o halde Âli İmran suresi 31. ayetin emrine itaat etmelisiniz. Bu ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyurmuştur:قُلْ De ki -Ey Habibim– إِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللَّهَ Eğer siz Allah’ı seviyorsanız, فَاتَّبِعُونِي o halde bana tabi olun. يُحْبِبْكُمُ اللَّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ -Eğer bana tabi olursanız– Allah da sizi sever ve günahlarınızı affeder.Manaya bir daha dikkat kesilelim:“De ki: Eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun. Allah da sizi sever ve günahlarınızı affeder.” Şimdi bu ayet-i kerime üzerinde biraz tahlil yapalım. Ayeti kerimenin başında şöyle buyrulmuş: إِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللَّهَ Eğer Allah’ı seviyorsanız… İşte bu beyanla, Allah’ı sevme iddiasında bulunanlar, sevgilerini ispata davet edilmiş. Peki, nasıl ispat edecekler? Allah’ı sevmenin alameti nedir? Allah’ı sevenler ne yaparlar?.. Ayetin devamı sorumuza cevap verir: فَاتَّبِعُونِي Bana tabi olun. İşte bu ifadeyle, Allah’ı sevmenin alameti beyan edilmiştir. Allah’ı sevmenin alameti Peygamberimize tabi olmaktır. Ayetin açık beyanıyla: Kim Peygamberimize tabi olursa Allah’ı seviyordur. Kim tabi olmaz, sünnetini ve hadislerini inkar ederse o, Allah’ı sevmiyordur.Her şeyin bir alameti olduğu gibi, Allah’ı sevmenin de bir alameti vardır. Bu alamet de Peygamber Efendimize tabi olmaktır. Peki, Peygamberimize tabi olursak ne kazanırız? Ayetin devamı sorumuza cevap verir:يُحْبِبْكُمُ اللَّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ –Eğer Peygamberimize tabi olursak– Allah da bizi sever ve günahlarımızı affeder.O halde, Peygamberimize tabi olmak, Allah’ı sevmenin alameti olduğu gibi, Allah tarafından sevilmenin ve Allah’ın affına mazhar olmanın da vesilesidir.Bu beyanlardan sonra, şimdi hadis inkarcılarına bir çift sözümüz var. Şimdi hadis inkarcılarına diyoruz ki, siz: “Biz Kur’an’a uyarız. Kur’an bize yeter.” diyorsunuz. Peki, Âli İmran suresinin 31. ayetini hiç okumuyor musunuz? Bu ayetin emriyle niçin amel etmiyorsunuz? Ayet-i kerime diyor ki: Allah’ı seviyorsanız Allah’ın peygamberine tabi olun. Siz ise diyorsunuz ki: “Biz Peygambere tabi olmayız, hadislerini kabul etmeyiz, sünnetine uymayız.”
Bakın, Kur’an size, “Allah’ı seviyorsanız Kur’an’a tabi olun.” demiyor; Resulullah’a tabi olun diyor. Çünkü İslam, sadece Kur’an’dan ibaret değildir. Resulullah’ın sünneti de dinin bir kaynağıdır ve bu sünnete tabi olmak Kur’an’ın emridir…
Fakir, hadis inkarcılarına bu makamda son söz olarak der ki:
Vallahi siz Allah’ı sevmiyorsunuz! Çünkü Kur’an diyor ki: Eğer sevseydiniz Allah’ın Resulüne tabi olurdunuz. Madem siz sünnete ve hadislere tabi olmuyorsunuz, O halde Kur’an’ın açık beyanıyla, Allah’ı sevmiyorsunuz.
Ve Vallahi Allah da sizi sevmiyor! Çünkü Allah, ayet-i kerimenin açık beyanıyla, sevgisini, Habibine tabi olma şartına bağlamış. Siz bu şartı yerine getirmiyorsunuz ki Allah sizi sevsin.
Ve şundan da korkun; Allah, affını da bu şarta bağlamış. Resulullah’a tabi olmaya…
Artık bundan korkmayana daha ne denilebilir?
Sevgili kardeşlerim, hadis inkarcılarının, Kur’an’ın daha birçok ayetlerini çiğnediklerini, bu eserde ispat edeceğiz. Bu dersimizi burada noktalayalım. Bir sonraki dersimizde, çiğnedikleri üçüncü ayeti göstereceğiz. Bir sonraki derste buluşuncaya kadar Allah’a emanet olunuz.