7. “Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resulüne davet edildiklerinde müminlerin sözü ancak ‘İşittik ve itaat ettik.’ demeleridir.” (Nur, 24/51)
Hadis inkarcıları: “Biz Kur’an’a uyarız. Kur’an bize yeter.” diyorlar. Biz de onlara diyoruz ki: Madem siz Kur’an’a uyuyorsunuz, o halde Nur suresi 51. ayetin emrine de uymalısınız. Bu ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ Müminlerin sözü ancak إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ Allah’a ve Resulüne davet edildiklerinde لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ aralarında hüküm vermesi için أَنْ يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا “İşittik ve itaat ettik.” demeleridir.
Manaya bir daha dikkat kesilelim:
“Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resulüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak ‘İşittik ve itaat ettik.’ demeleridir.”
Şimdi bu ayet-i kerime üzerinde biraz tahlil yapalım:
Ayeti kerimenin başında şöyle buyrulmuş: إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ Müminlerin sözü ancak… Yani müminler bir durumda bu sözden başkasını söyleyemez. Başka bir şey söylemek mümine yakışmaz. Söylemesi caiz de değildir.
Ne zaman söylemesi caiz değildir? إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ Allah’a ve Resulüne davet edildiklerinde. Niçin davet edildiklerinde? لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ Aralarında hüküm vermesi için. Yani, aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resulüne davet edildiklerinde, müminlerin sözleri ancak şudur: أَنْ يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا “İşittik ve itaat ettik.” demeleridir.
Ayetin beyanıyla mümin, Allah’ın ve Resulünün hükmüne itaat eder. Onların sözü üzerine söz söylemez. Allah ve Resulü bir işe hükmettiğinde müminin tek sözü, “İşittik ve itaat ettik.” sözüdür. Başka bir şey diyemez.
Şimdi şu nokta üzerinde durmak istiyoruz:
Ayette إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ Allah’a ve Resulüne davet edildiklerinde… buyrulmuş. Ayet-i kerime iki şeyden bahsediyor:
1. Allah’a davet edilmekten,
2. Resulüne davet edilmekten.
Allah’a davet edilmek, herhalde Allah’ın zatının tecellisine mazhar olmak değildir. Allah’a davet, kitabı olan Kur’an’a davet edilmektir. Allah’a davet, Kur’an’ın hükümlerine davetse, Resulüne davet neye davettir?
Sakın, “Bu da Kur’an’a davettir.” demeyin. Çünkü bu, Kur’an’da bahsi geçen hükümlere davet olamaz. Arapça bilmeyenler için bunu izah edelim:
إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ ayetindeki “vav” harfi, atıf harfidir. Atıf harfi, kendinden sonrasıyla öncesinin farklı olduğunu gösterir. Biz bunu Türkçede de kullanıyoruz. Mesela, “Hakan ve Kemal geldi.” desek, Kemal’in Hakan’dan farklı bir şahıs olduğunu anlarız. Hakan farklıdır, Kemal farklıdır. Bu farkı ortaya koyan edat da “ve” edatıdır.
Aynen bunun gibi, “Allah’a ve Resulüne davet edildiklerinde…” dediğimizde, Resulüne davetin, Allah’a davetten farklı olduğunu anlarız. Eğer ikisi aynı şey olsaydı, arada “vav” atıf harfi kullanılmaz ve sadece, “Allah’a davet edildiklerinde.” denilirdi. Halbuki böyle denilmemiş. Peki ne denilmiş: “Allah’a ve Resulüne davet edildiklerinde…” denilmiş.
Bütün bu izahlardan sonra sorumuz şu:
– Allah’a davet, Kur’an’a ve Kur’an’ın hükümlerine davettir. Peki, Resulüne davet neye davettir?.. Aklınıza, sünnetinden ve hadis-i şeriflerden başka bir şey geliyor mu?.. Herhalde gelmiyordur.
Bu beyanlardan sonra, şimdi hadis inkarcılarına bir çift sözümüz var:
Şimdi hadis inkarcılarına diyoruz ki, aramızda şefaat, tevessül ve kabir hayatı gibi birçok meselede ihtilaf ve çekişme var. Bizler bunların hak olduğuna inanırken, sizler bunları batıl kabul ediyorsunuz.
Bizler sizi, aramızdaki hüküm vermesi için Allah’a davet ediyoruz. Yani “Gelin, aramızdaki hükmü Kur’an versin.” diyoruz. Meselelerimizi Kur’an’a götürdük. Bizler bunların hak olduğuna dair ayetleri delil gösterirken, sizler de kendinize göre yok olduğuna dair deliller gösterdiniz. Aramızdaki ihtilaf hâlâ devam ediyor…
Bu durumda biz diyoruz ki, madem aramızdaki çekişme hâlâ devam ediyor, o halde gelin meselelerimizi Peygamberimize götürelim. Aramızdaki hükmü o versin.
Bizim bu teklifimize karşı, siz: “Yok, biz Peygamberimize götürmeyiz, hadislerine itibar etmeyiz. Kur’an bize yeter, biz ancak Kur’an’la amel ederiz.” diyorsunuz.
İyi de siz Kur’an’la amel etmiyorsunuz ki… Kur’an diyor ki, “Onlar aralarında hüküm vermesi için Resule davet edildiklerinde, onların tek sözü ‘İşittik ve itaat ettik.’ demeleridir.”
Kur’an size, سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا “İşittik ve itaat ettik.” demenizi emrediyor. Sizse, “Biz Resulün sözüne itaat etmeyiz.” diyorsunuz. Bu halinizle de Kur’an’dan fersah fersah uzak olduğunuzu ispat ediyorsunuz.
Kardeşlerim gördünüz mü, hadis inkarcıları Nur suresinin 51. ayeti nasıl çiğniyorlar. Bir de “Kur’an’la amel ederiz.” diyorlar. Hadi amel etseler ya, ama etmezler, edemezler…
Bu dersimizi burada noktalayalım. Bir sonraki dersimizde, Kur’an’a tabi olduklarını iddia edenlerin çiğnedikleri Yedinci ayeti göstereceğiz. Bir sonraki derste buluşuncaya kadar hepiniz Allah’a emanet olunuz.