Kaderi İnkar Edenler

13. “Kur’an’da kadere iman yoktur” diyenlere Rum Suresi’nin 2, 3 ve 4. ayetleri cevap veriyor

Sevgili kardeşlerim, kader hakkındaki eserimizin bu On üçüncü dersinde, “Kur’an’da kader yok.” diyen Mustafa İslamoğlu, Abdülaziz Bayındır ve Mehmet  Okuyan’a cevap vermeye devam ediyoruz. Şu meseleyi hatırlatarak dersimize başlamak istiyorum:

Kader, Allah’ın ezeli ilmiyle, istikbalde olacak şeyleri bilmesi ve bu bilgiyi bir defterde kaydetmesidir. “Kader yoktur.” demek, “Allah geleceği bilemez.” demektir. “Kur’an’da kader yoktur.” demek de “Kur’an’da Allah’ın geleceği bildiğiyle ilgili hiç bir ayet yoktur.” demektir.

Bundan önceki derslerde, beş ayetin tahlilini yapmıştık. Bu dersimizde, kaderin varlığına dair Altıncı ayeti tahlil edeceğiz. Tahlil edeceğimiz ayet-i kerime, Rum suresinin 2, 3 ve 4. ayetleridir. Bu ayetlerde şöyle buyrulmuştur:

“Rum (orduları) yenilgiye uğradı. Dünyanın en alçak yerinde. Ama onlar yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Üç ile dokuz yıl içinde. Bundan önce de sonra da emir Allah’ındır. Ve o gün müminler sevineceklerdir.”

Bu ayet-i kerimenin meselemize bakan cihetine geçmeden önce, dilerseniz, ayetin iniş sebebi üzerinde biraz duralım:

613-614 yılları arasında Mecusi olan Pers orduları, Hristiyan olan Bizans ordularını mağlup etmiş ve çok ağır bir yenilgiye uğratmıştı. Mekke müşrikleri, Ehl-i kitap olan Hristiyanların mağlubiyetine çok sevinmiş ve Müslümanlara: “Eğer Allah sizin dediğiniz gibi yegâne galip olsaydı, Ehl-i kitap olan Bizans’ı üstün getirir ve Perslere karşı galip kılardı.” demişlerdi. Bunun üzerine Kur’an-ı Kerim bir mucize olarak, o an imkânsız gibi gözüken gelecekteki bir sonucu haber verdi: Üç ilâ dokuz yıl arasında Bizans Perslere galip gelecek ve bununla Müslümanlar sevinecekti.

Nitekim Hz. Ebu Bekir (r.a.) Allah’ın bu vaadine dayanarak, Perslerin galibiyetine sevinen müşriklere: “Allah sizin sevincinizi fazla sürdürmeyecek. Çünkü Allah, birkaç sene içinde Rumların tekrar galip geleceğini haber verdi.” dedi. Hz. Ebu Bekir’in bu sözü üzerine müşriklerden Ubey b. Halef iddiaya girmeyi teklif etti. On deve üzerine ve üç yıl içinde Bizans’ın galip gelip gelemeyeceği hususunda iddiaya girdiler.

Hz. Ebu Bekir olup biteni Peygamber Efendimiz (asm)’a anlatınca, Peygamberimiz (asm), Ayette geçen  بِضْعِ sözünün üç sene değil; üç sene ile dokuz sene arasını ifade ettiğini, bu sebeple süreyi de deve sayısını da katlamasını Hz. Ebu Bekir’e söyledi.

Bu sefer, dokuz sene içinde Bizans’ın galip gelip gelmeyeceğine dair yüz deve üzerine bahse girdiler. Tirmizi’nin Sahih’inde haber verdiğine göre, Bedir savaşına denk gelen günlerde, Bizanslar Perslere karşı yaptıkları savaşta galip gelmiş ve böylece Kur’an’ın gaybdan verdiği haber tahakkuk etmiştir. Hz. Ebu Bekir, Ubey b. Halef’in varislerinden, kazandığı develeri alarak, Peygamber Efendimiz (asm)’in tavsiyesi üzerine fakirlere dağıtmıştır.

Şimdi mezkur ayetin meselemize bakan cihetini tahlil edelim:

 

Abdülaziz Bayındır ve diğerleri diyorlar ki: “Allah geleceği bilmez. Bir olay ancak yaşandıktan sonra Allah tarafından bilinir.” Eğer onlar bu davalarında sadıklarsa şimdi şu sorularımıza cevap versinler:

1. Allah geleceği bilmiyorsa Bizans’ın zaferini nasıl haber verdi?

2. Yok, Eğer siz: “Allah kulun cüzi iradesiyle yapacaklarını bilmez, diğer şeyleri bilir.” derseniz, biz de deriz ki: Rum’un zaferinde onların cüzi iradeleri yok muydu? Ya da Perslerin iradesi ellerinden mi alındı da mağlup oldular? Hayır! Her iki taraf da cüzi iradelerini kullandılar. Cenab-ı Hak, onların cüzi iradelerini kullanarak yapacakları işleri ve ortaya çıkacak neticeyi, ezeli ilmiyle bilmiş ve Kur’an’da bize haber vermiştir. Bu apaçık bir şekilde Allah’ın geleceği bildiğini ispat etmez mi?

3. Allah Teala, Rum’un galibiyetini ve Perslerin mağlubiyetini haber verdiğine göre, demek ki bu savaşın olacağını, bu savaşa kimlerin katılacağını, katılanlardan kaçının öleceğini, kaçının yaralanacağını ve bunlar gibi diğer meseleleri biliyordu. Öyle ya, biliyordu ki, bir tarafın galibiyetini, diğer tarafın da mağlubiyetini haber vermiş. Eğer Allah, insanların bu savaşta neler yapacağını bilmeseydi, bu neticeyi haber verebilir miydi?

4. Eğer hâlâ “Allah geleceği bilmez.” sözünde ısrar ediyorsanız, Allah’ın bu olayı vukuundan önce nasıl bildiğini bizlere izah edin de dinleyelim.

Sevgili kardeşlerim, bu dersimizi burada tamamlayalım. Bir sonraki dersimizde, bu meseleye dair Yedinci ayetin tahlilini yapacağız. O derste buluşuncaya kadar, hepiniz Allah’a emanet olunuz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu