Kaderi İnkar Edenler

5. Mühim bir soru: Kader değişir mi?

Sevgili kardeşlerim, kader hakkındaki eserimizin bu dersinde, “Kader değişir mi?” sorusunun cevabını işleyeceğiz. Bu ders bizim, kader hakkındaki Beşinci dersimiz. Bu dersi anlayabilmek için, Birinci ve İkinci dersin mutlaka seyredilmesi lazım. İlk önce, o derslerde işlenen ezeliyet bahsi ve ilmin maluma tabi olması kaidesi bilinmeli, daha sonra bu ders seyredilmelidir… Bu sebeple, eğer Birinci ve İkinci dersleri seyretmediyseniz, bu videoyu burada durdurun ve ehlisunnetinanci.comsitemizdeki kader başlığından, Birinci ve İkinci dersi seyredin ve daha sonra bu derse geçin. Ben sizlerin bu dersleri seyrettiğinizi varsayıyor ve dersimize devam ediyorum…

“Kader değişir mi?” sorusu, birçok insanın cevabını vermekte zorlandığı bir sorudur. Zira “Kader değişir.” dese; kader, Allah’ın ilminin bir unvanı olduğundan, kaderin değişmesi demek, Allah’ın ilminde bir artma veya eksilme manasına geleceğinden mümkün değildir.

Mesela, Allah onun öleceğini bilirken ve öyle takdir etmişken, o kimse ölmese yani kaderi değişse, bu takdirde Allah’ın ilminde bir değişiklik olmuş; Allah’ın bildiği bir şey gerçekleşmemiş ve bilmediği bir şey gerçekleşmiş olur. Bu da Allah’ın ilim sıfatında bir artma ve eksilmeyi netice verir. Bunun ise Allah hakkında düşünülmesi doğru değildir.

Demek kaderin değişmesi, Allah’ın bildiği şeyin kaza edilmemesi yani yaratılmaması ve bilmediği bir şeyin meydana gelmesi manasına gelir ki, bu mümkün değildir.

O hâlde kaderin değişmeyeceğine, Allah’ın bilgisine muhalif bir şeyin olamayacağına itikat etmemiz gerekir. Nitekim bu meseleyi “ezeliyet” bahsinde incelemiştik.

Kaderin değişmeyeceğini kabul ettiğimizde, bu sefer de şöyle bir mesele ortaya çıkıyor: Peygamber Efendimiz (asm), “sadaka verenin ömrünün uzayacağını”, “sadakanın belayı defedeceğini” ve “akraba ziyaretinin rızıkta berekete sebep olacağını” hadisleriyle bildirmiştir.

Bu hadisleri de tek başına mütalaa ettiğimizde, sanki şöyle bir netice çıkıyor: Mesela, Allah kuluna altmış senelik bir ömür takdir etti ve kulunun bu kadar yaşayacağını ezelî ilmiyle biliyor. Ancak bu kul sadaka verdi ve Allah’ın takdirinden fazla olarak yetmiş sene yaşadı…

Ya da Allah ona bir musibetin geleceğini ezelî ilmiyle biliyordu, ancak o kişi bir sadaka verdi ve bu sadaka o musibetin gelmesini önledi. Neticede sanki, Allah’ın bilgisine ters bir durum ortaya çıktı. Allah onun öleceğini veya ona musibetin geleceğini bilirken, ölüm ve musibet ona gelmedi; yani kaderi değişmiş oldu!..

O hâlde bu iki meseleyi, yani kaderin değişmeyeceği; çünkü kaderin, Allah’ın nihayetsiz ilminin bir unvanı olduğu ve Allah’ın ilminde, artma ve eksilme söz konusu olamayacağı hakikatiyle; sadakanın ömrü uzatması, belaları defetmesi gibi kaderde değişiklik olabileceğini ifade eden hadisleri bir arada mütalaa etmemiz gerekiyor. Bu kısa izahtan sonra, şimdi “Kader değişir mi?” sorumuzun cevabına geldik.

Allah Teala’nın iki farklı kader defteri vardır. Bunlardan bir tanesi “Levh-i mahvı isbat”tır. Diğeri ise “Levh-i mahvı âzam”dır.

“Levh-i mahvı ispat” denilen kader defteri, Cenab-ı Hakk’ın yazar-bozar bir tahtasıdır. Bu defterde yazılan her şey bazı şartlara bağlanmıştır ki, bu şartlar yerine getirilmezse yazı kaza edilmez ve değişir.

Mesela, “levh-i mahvı isbat” defterinde, falan kulun altmış sene yaşayacağı yazılmıştır. Ancak bu yazı, kulun sadaka verme şartına bağlanmıştır. Eğer o kul sadaka verirse bu kadar yaşar, vermezse daha az yaşar…

Ya da “levh-i mahvı isbat”taki yazı şöyledir: Falanca kul kalp ameliyatı olursa yetmiş sene yaşayacak, olmazsa altmış sene yaşayacak. Bu kul, hangi şartı yerine getirirse, o şartın neticesi kaza edilip, diğer yazı silinmektedir.

İşte sadakanın ömrü uzatması, belayı önlemesi gibi değişiklikler kaderin bu defterinde olmaktadır. Allah o kuluna bu defterde bir bela yazmış ve bu belanın gelmesini sadaka vermemesi şartına bağlamıştır. O kul sadaka verdiğinde, belanın şartı meydana gelmediğinden yazı silinir ve musibetin gelmesi o kul hakkında kaza edilmez.

Nitekim Ra’d suresinin 39. ayetinde Allah şöyle buyurmuştur:

“Allah dilediği şeyi mahveder, dilediğini sabit kılar. Kitabın aslı olan levh-i mahfuz O’nun katındadır.”

Bu ayette belirtilen “Allah’ın dilediği şeyi mahvetmesi” yani yaratmamasıyla yapılan değişiklik, bu levhada olmaktadır. Demek bu ayet bize, değişen kader levhası olan “levh-i mahvı ispattan” haber vermektedir.

Kaderin bu levhasında değişiklik olurken ve bu defterdeki yazıların meydana gelmesi bazı şartlara bağlanmışken, kaderin diğer defteri olan “Levh-i mahvı âzam”da hiçbir değişiklik olmamaktadır. Yani misalimizdeki kulun sadaka verip vermeyeceği, kalp ameliyatı olup olmayacağı, akraba ziyareti yapıp yapmayacağı gibi hususlar, Allah’ın ezelî ilmiyle bilindiğinden dolayı, Allah değişmeyecek en son neticeyi bu deftere yazmıştır. Bu defter, Allah’ın nihayetsiz ilminin bir tecelligâhıdır.

Ancak burada, “ilmin maluma tabi olması” kaidesini ve Allah’ın zaman ve mekândan münezzeh olduğunu ifade eden ezeliyet sıfatını unutmamak gerekir. Yani Allah’ın bu bilgisi, bizi bir işe zorlamamakta, bilakis biz irademizle neyi yapacaksak, Allah onu bilmektedir. Bu meseleyi, Birinci ve İkinci derslerimizde anlatmıştık. Dileyenler bu dersleri bir daha seyredebilirler…

Sevgili kardeşlerim, bu dersimizi burada tamamlayalım. Bir sonraki dersimizde, “Evlilik kader midir?” konusunu işleyeceğiz. O derste buluşuncaya kadar sizleri Allah’a emanet ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu