16. “Kur’an’da kadere iman yoktur” diyenlere Kehf Suresi’ndeki Hz. Hızır Kıssası cevap veriyor
Sevgili kardeşlerim, kader hakkındaki eserimizin bu On Altıncı dersinde, “Kur’an’da kader yok.” diyen Mustafa İslamoğlu, Abdülaziz Bayındır ve Mehmet Okuyan’a cevap vermeye devam ediyoruz. Şu meseleyi hatırlatarak dersimize başlamak istiyorum:
Kader, Allah’ın ezeli ilmiyle, istikbalde olacak şeyleri bilmesi ve bu bilgiyi bir defterde kaydetmesidir. “Kader yoktur.” demek, “Allah geleceği bilemez.” demektir. “Kur’an’da kader yoktur.” demek de “Kur’an’da Allah’ın geleceği bildiğiyle ilgili hiç bir ayet yoktur.” demektir.
Bundan önceki derslerde, sekiz ayetin tahlilini yapmıştık. Bu dersimizde, kaderin varlığına dair Dokuzuncu delili olarak, Kehf suresinden bir bölümü tahlil edeceğiz. Kehf suresinde Hz. Musa ile Hz. Hızır’ın seyahati anlatılmaktadır. Bizler bu seyahatin detayını ilgili sureye havale ediyor ve sadece meselemize bakan bölümüne dikkat çekiyoruz. Şöyle ki:
Kehf suresinin 71. ayetinde, Hz. Musa ile Hz. Hızır’ın bir gemiye binmesinden ve Hz. Hızır’ın gemiyi delmesinden bahsedilir. Buna dayanamayan Hz. Musa: “Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu şaşılacak bir şey yaptın.” der. Hz. Hızır gemiyi delmesindeki hikmeti 79. ayet-i kerimede şöyle izah eder: Gemi denizde çalışan yoksullara aitti. Onu kusurlu kılmak istedim. Zira arkalarında, her sağlam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardı.
Yani Hz. Hızır’ın gemiyi delmesinin sebebi, zorba hükümdarın gemiyi gasp etmemesi içindir. Tam da ayetin haber verdiği gibi, zorba hükümdar gemiye el koymaya niyet eder, ancak geminin delik olduğunu görünce bundan vazgeçer. Daha sonra da geminin sahibi olan yoksullar gemiyi tamir ederek çalışmalarına devam ederler.
Hz. Musa ve Hz. Hızır gemiden inerek seyahatlerine devam ederler. Suresin 74. ayetinde, Hz. Hızır’ın bir çocuğu öldürdüğü zikredilir. Buna dayanamayan Hz. Musa: “Cana karşılık olmaksızın masum bir kimseyi mi öldürdün? Doğrusu çok kötü bir şey yaptın.” der.
Hz. Hızır çocuğu öldürmesindeki hikmeti 80 ve 81. ayetlerde izah eder ki, o hikmet, çocuk büyürse anne-babasını azgınlığa sürükleyecek olması ve Allah’ın o anne-babaya, o çocuktan daha temiz ve daha merhametli bir evlat vermeyi istemesidir.
Kıssayı kısaca bu şekilde özetledikten sonra, “Kader yoktur. Allah geleceği bilmez.” diyen Abdülaziz Bayındır’a, Mustafa İslamoğlu’na ve Mehmet Okuyan’a şu sorularımızı sormak istiyoruz:
1. Kıssayı dinlediniz, zaten detayını da biliyordunuz. Bu kıssayı bilmenize rağmen nasıl olur da “Allah geleceği bilmez.” diyebilirsiniz? Bu cehalet değil, olsa olsa bir hıyanettir!..
2. Hz. Hızır gemiyi delmiş ve buna sebep olarak da zorba hükümdarın gemiyi gasp edecek olmasını göstermiştir. Demek, Hz. Hızır hükümdarın gemileri gasp edeceğini biliyordu. Bakın, değil Allah, bir kul bile, Allah’ın bildirmesiyle geleceğe muttali olabiliyor. Eğer Allah Teala, hükümdarın cüzi iradesiyle gelecekte yapacağı gasbı bilmiyorsa, yani geleceğe muttali değilse, bu olayı nasıl bilmiştir? Ve Hz. Hızır bu bilgiye kimden sahip olmuştur?
3. Peki, ya Hz. Hızır’ın çocuğu öldürmesine ne diyeceksiniz? Hz. Hızır buna sebep olarak, çocuğun eğer yaşarsa, anne-babasını azgınlığa ve küfre sürükleyecek olmasını göstermiştir. Peki, Hz. Hızır bunu nereden biliyordu? Tek cevap, Allah’ın bildirmesiyle bildiğidir. Peki, Allah bunu nasıl biliyordu?.. Cevabı bize göre çok basit: Zamanlardan münezzeh olan ezeli ilmiyle biliyordu. Bu bilgininin kaza edilmemesi için, çocuğun öldürülmesine hükmetmiştir. Peki sizler, ey Allah’ın ezeli ilmini inkâr edenler, size göre Hz. Hızır çocuğun akıbetini nasıl bildi? Yoksa tahmin mi etti? Ve çocuğu bu tahmin üzerine mi öldürdü?
4. Allah’ın geleceği bildiğini ve hikmet tahtında bazı olayların olmaması için tedbir aldığını gösteren bu kadar açık ayetlerden sonra, hâlâ “Allah geleceği bilmez.” iddianızda ısrar mı edeceksiniz? Akıllarınız bu kadar kör ve kalpleriniz bu kadar ölmüş mü ki, hâlâ bu batıl fikirde ısrar ediyorsunuz?..
Sevgili kardeşlerim, bu dersimizi burada tamamlayalım. Bir sonraki dersimizde, bu meseleye dair Onuncu ayetin tahlilini yapacağız. O derste buluşuncaya kadar, hepiniz Allah’a emanet olunuz.