Mezhepler

Bu zamanda ictihad yapılamaz mı? – Birinci mâni: Âlemin durumu ictihada müsait değildir. –

A- Bediüzzaman Hazretleri gerçekten meseleyi iyi tahlil etmiş. Cevabı hakikate tam muvafık. Ben de bir zamanlar mezhepsiz olduğum için neredeyse tam beni anlattı. Yani cevabın doğruluğuna ben eski bir mezhepsiz olarak imzamı atıyorum. Peki, şunu da merak ediyorum: Bu zamanda ictihad yapılamaz mı?

B- Bediüzzaman Hazretleri bu soruya: “İctihad kapısı açıktır. Fakat şu zamanda oraya girmeye altı mâni vardır.” diyerek cevap vermiş ve bu altı maniyi “İctihad Risalesi” ismindeki eserinde izah etmiştir. Bizler sorumuzun cevabını bulmak için bu altı mâniyi mütalaa edeceğiz. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için de Osmanlıca bilmeyenler için eseri sadeleştirip biraz da şerh edeceğiz. Üstad Hazretlerinin beyan ettiği altı mâni şöyledir:

Birinci mâni: Âlemin durumu ictihada müsait değildir.

Nasıl ki, kışta fırtınaların şiddetli olduğu bir vakitte dar delikler dahi seddedilir. Yeni kapıları açmak hiçbir cihetle kâr-ı akıl değil. Hem nasıl ki, büyük bir selin hücumunda tamir için duvarlarda delikler açmak gark olmaya (boğulmaya) vesiledir. Öyle de şu münkerat zamanında ve âdât-ı ecânibin (yabancı âdetlerin) istilası anında ve bid’aların (dinin aslında olmadığı hâlde dine sokulmaya çalışılan şeylerin)  kesreti (çokluğu) vaktinde ve dalâletin tahribatı hengâmında, ictihad namıyla kasr-ı İslâmiyetten (İslam’ın kalesinde) yeni kapılar açıp duvarlarından muharriblerin (tahrip edicilerin) girmesine vesile olacak delikler açmak İslamiyet’e cinayettir. (Said-i Nursi)

Üstadımızın beyan ettiği birinci mâniyi şöyle izah edebiliriz:

Kışın fırtınaların şiddetli olduğu bir hengâmda dar delikler dahi kapatılır ki, fırtınanın zararından muhafaza olunabilsin. Böyle bir durumda yeni kapılar açmak fırtınanın yapacağı tahribatı kolaylaştıracak ve zararını çoğaltacaktır.

Aynen bunun gibi, bu âlem de manevi kışını yaşamaktadır. Efendimizin (s.a.v.) gelmesiyle başlayan Asr-ı Saadet baharı yerini ahir zaman kışına bırakmış, bahar mevsiminin güzelliği kaybolup şiddetli manevi fırtınalar ortaya çıkmıştır. Ateizm, materyalizm, kominizim ve Darwinizm gibi onlarca belki yüzlerce farklı izimler, felsefi akımlar ve batıl ideolojiler, âdeta birer kasırga ve manevi fırtına olarak iman ve İslam kalesini kuşatmaya ve bu kaleye sığınmış ehli imana zarar vermeye çalışmaktadır. Hatta bu batıl ideolojilerden bir kısmı devlet eliyle insanlara zorla kabul ettirilmiş ve o batıl fikirleri ta okul kitaplarına kadar girmiştir.

O hâlde onların ehli imana ilişmesini önlemek için İslam kalesinin bütün deliklerini kapamak ve onların saldırdığı yerlerde yığınak yapmak gerekirken, hiçbir fayda ve ihtiyaç olmadığı hâlde ictihad namıyla yeni yeni kapılar açmak ve ehli küfür ve dalaletin İslam kalesine saldırısını kolaylaştırmak İslamiyet’e karşı bir cinayet değil de nedir?

Hem nasıl ki büyük bir selin hücumunda tamir için duvarlara delikler açmak boğulmaya vesiledir. Böyle bir zamanda yapılması gereken iş bütün delikleri tıkamak olmalıdır. Aynen bunun gibi, her yerde işlenen günahlar, sefahatler, bid’atlar ve haramlar âdeta sel olmuş; ehli imanı boğmaya ve onu manen öldürmeye çalışmaktadır. Eski kavimlerin helakine sebep olan günahların tamamı neredeyse bir mekânda ve bir gecede işlenmektedir. Günahlar âdeta mıknatıs gibi insanları kendine çekmekte, âdeta irade elden alınmış gibi kişiler o günahlara koşmaktadır. İşte böyle bir zamanda bu manevi selden kurtulmanın yolu İslam kalesinin bütün deliklerini kapamak ile mümkündür. Açılacak yeni delikler ehli imanın boğulmasına sebep olacaktır. Ve maalesef ictihad namıyla bu delikleri açmaya çalışanlar ilk önce kendilerini boğmuş ve daha sonra da kendilerini takip edenleri aynı kötü akıbete uğratmıştır. Bizler bu eserin nezahetine hürmeten bu isimleri burada zikretmiyoruz. Zaten ehlince bu kişiler malumdur.

O hâlde bu zamanda yapılacak en ehemmiyetli iş küfür ve dalalet gibi fırtınaların tahribatından, sefahat ve bid’at gibi sellerin zararından ehli imanı kurtarmak için delik açmak yerine fırtınanın ve selin geliş yollarına barikatlar kurmaktır. Madem tehlike iman hakikatlerinin inkârı yönünden gelmektedir, o hâlde kuvveti buraya verip delinmesi mümkün olmayan duvarlarda fıkhi yeni ictihadlar ile delikler açılmamalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu