Kur’an’ın yaptığı inkılâplar ispat eder ki, Kur’an Allah’ın kelamıdır.
Büyük bir hükümdar düşünün, acaba sigara gibi küçük bir alışkanlığı, büyük bir gayretle, küçük bir topluluktan ne kadar bir zamanda kaldırabilir?
Herhalde bu soruya cevabınız şu olurdu: “Yıllarca değil, asırlarca çalışsa yine de tam başaramaz, herkese sigarayı bıraktıramaz.”
Hâlbuki hükümdar olmamakla ve gayet zayıf olmakla beraber, tek başına bir insan, Hz. Muhammed (S.a.v), elinde ilahî bir ferman: Kur’an-ı Hâkim.
Ve işte o ilahî kitabın âlemde yaptığı eşsiz inkılâp;
Sigara gibi küçük bir âdeti değil, kan ve damarlara karışan çok büyük adetleri ve inançları, hem de öyle küçük bir topluluk içinde değil, gayet büyük ve kalabalık ve aynı zamanda adetlerine son derece bağlı ve inatçı bir topluluk içinde, cebir ve zorlama olmaksızın, az bir kuvvetle ve gayretle, az bir zamanda tüm bu adetleri kaldırıp, yerlerine en güzel ahlakı tesis etmesi ancak Kur’an güneşinin gönüllerde ki aksindendir.
İşte Kur’an, bu dünya da öyle nuranî, saadetli ve hakikatli inkılâplar yapmış ve beşerin sosyal ve toplum hayatını öyle değiştirmiştir ki, bunun emsali yoktur.
Bunun ile birlikte insanların hem nefislerinde, hem kalplerinde, hem ruhlarında, hem akıllarında, hem şahsî hayatlarında, hem siyasî hayatlarında öyle değişiklikler yapmış ki, insanı, aşağıların en aşağısı olan esfel-i safilinden kurtarıp, yükseklerin en yükseği olan âlâyı illiyyîne çıkarmış ve onu insan-ı kâmil yapmış.
Bu inkılâplardan sadece kalplerde yaptığı inkılâba bakalım. Ve bu inkılâbın milyonlarca numunesinden sadece Hz. Ömer’i görelim:
İslam ile tanışmadan evvel, kendi kız çocuğunu diri diri toprağa gömen Ömer, İslam ile tanışıp, Müslüman olduktan sonra bir karıncayı bile ezemeyerek Hz. Ömer oluyor. Acaba Hz. Ömer’in kalbi, İslam’dan önce kendi öz kızını, hem de diri diri toprağa gömebilecek kadar katı iken, ona ne oldu ki karıncayı bile ezemeyecek bir hale geldi, kalbi nasıl merhamet ile doldu? Ondaki bu değişikliği kim yaptı?
Elbette Kur’an!
Şimdi Kur’an’ın milyonlarca kalpte yaptığı inkılâbı, Hz. Ömer’in kalbinde yaptığı inkılâba kıyas edelim. Ve daha sonra Kur’an’ın, kalpler ile birlikte nefislerde, ruhlarda, akıllarda, şahsî hayatta, siyasî hayatta ve sosyal hayat da yaptığı değişikleri düşünelim. Ve şu soruyu kendimize soralım;
Hiç mümkün müdür ki, böyle büyük inkılâplar yapan bir kitap, Allah’ın kelamı değil de, bir beşerin sözü olsun. Hâşâ, olamaz. Zira Kur’an’ın yaptığı bu inkılâpların yüzde birisini bile hiçbir beşer kitabı yapamamıştır.
O halde Kur’an, kalplerde, nefislerde, ruhlarda, akıllarda, şahsî hayatta, siyasî hayatta ve sosyal hayat da yaptığı değişikliklerin ve inkılâpların şehadetiyle Allah’ın kelamıdır.