Kur’an’da hata ve tezatların olmaması
Kur’an bir lisan mucizesidir. Onda söze ve üsluba ait bütün güzellikleri, yüksek ifadelerin bütün çeşitleri, ahlaka ait bütün yüce esaslar, kâinata ait bütün kanunlar, müspet ilimlerin özü ve ilahi bilgilerin fihristi geçmişe ve geleceğe ait gaybi haberlerin bulunmasına rağmen hiçbir karışıklık izi görülmez.
Ve Kur’an’ın ayetlerine insaf ile dikkat edilirse görülür ki diğer kitaplar gibi bir iki fikri takip eden bir fikrin silsilesine benzemez.
Bu kadar farklı ve teferruatlı türleri bir yerde toplayıp herhangi bir karışıklık, zıtlık göstermemesi ispat eder ki Kur’an asla okuma yazma bilmeyen bir beşerin fikrinin mahsulü değildir.
Hâlbuki hangi seviyede olursa olsun, hiçbir beşeri eser, hata ve yanlıştan salim olamaz.
Edebiyatta ileri olan Arap edipleri ve belagatin âlimleri ve kelamların özelliklerini ortaya çıkarmaya çalışan edebiyat eleştirmenleri altının ayarını anlamak için onu mihenk taşına vuran bir sarraf titizliği ile asırlar boyunca Kur’an’ı incelemişler ve sonuçta onun bütün hata ve tezatlardan uzak olup bir beşerin böyle bir eseri vücuda getirmekten aciz olduğunu kabul etmişlerdir.
Onlar hâlâ Kur’ân’ı gereği gibi düşünüp anlamaya çalışmazlar mı? Eğer o Allah’tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı mutlaka onda birçok çelişkiler bulurlardı.”(Nisa:82)