6. Gelin, Allah’ın Resulü sizin için af dilesin ayeti
Tevessülün caiz olduğuna dair göstereceğimiz Altıncı Delil, Munafikun suresinin 5. ayet-i kerimesidir. Bu ayet-i kerimede şöyle buyrulur:
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ “onlara denildiğinde”, تَعَالَوْا “gelin” يَسْتَغْفِرْ لَكُمْ رَسُولُ اللَّهِ “Allah’ın resulü sizin için af dilesin.” Onlara, gelin, Allah’ın resulü sizin için af dilesin, denildiğinde; لَوَّوْا رُؤُوسَهُمْ “başlarını çevirirler” وَرَأَيْتَهُمْ يَصُدُّونَ وَهُم مُسْتَكْبِرُونَ “ve onları, büyüklük taslayarak yüz çevirmiş bir halde görürsün.”
Manaya bir daha dikkat kesilelim: Onlara; “Gelin, Allah’ın Resulü sizin için af dilesin.” denildiğinde başlarını çevirirler ve onları, büyüklük taslayarak yüz çevirmiş bir halde görürsün. Şimdi bu ayet-i kerime üzerinde biraz tahlil yapalım:
Ayet-i kerimede onlara ne deniliyor? Deniliyor ki, “Gelin, Allah’ın Resulü sizin için af dilesin.” Şimdi sorumuz şu:
– Onların Peygamber Efendimiz (asm)’e gelmeleri ve Peygamberimiz’in onlar için af dilemesi tevessül değil midir?
Bu, apaçık bir tevessüldür. Zira tevessül neydi? Tevessül, kişinin Allah’ın affına ya da başka bir arzusuna nail olabilmesi için, Allah ile kendi arasına salih bir kulu koymasıydı.
Ayet-i kerimenin açık beyanıyla; Onlardan Allah’ın Resulüne gelmeleri isteniyor, yani Allah ile aralarına Peygamberimiz (asm)’i koymaları emrediliyor, ve deniliyor ki: “Gelin, Allah’ın Resulü sizin için af dilesin.” işte bu, inkarı mümkün olmayan bir tevessüldür.
Tevessülü inkar edenler diyor ki: “Allah ile aranıza peygamberi bile koyamazsın, bu şirktir.” Biz şimdi böyle diyenlere soruyoruz:
– Araya peygamberi koyamıyorsak, ne diye bu ayet-i kerime bir kısım insanları Peygamberimiz (asm)’e gelmeye davet ediyor? Ne diye Peygamberimiz (asm)’in onlar için af dileyecek olmasından bahsediyor? Araya peygamberi koymak caiz olmasaydı, onlara: “Gelin, Allah’ın Resulü sizin için af dilesin.” denilir miydi?..
“Gelin, Allah’ın Resulü sizin için af dilesin.” sözü, Allah’ın Resulüne tevessül edin; Allah ile aranıza onu koyun; o da sizin için af dilesin manasındadır. Bu da tevessülün ta kendisidir.
Peki ayet nasıl devam ediyor? Rabbimiz diyor ki: “Onlara böyle denildiğinde, başlarını çevirirler ve kibirlenirler.” İşte tevessülü inkar edenler, bu zümreye dahiller. Biz onlara: “Gelin, Peygamberimiz (asm)’in hürmetine isteyin.” dediğimizde; bize: “Araya Peygamber giremez, biz onun hürmetine falan istemeyiz.” diyorlar. Bu, ayetin ifade ettiği, yüz çevirmek ve kibirlenmek değil midir?
Tevessülü inkar edenler diyorlar ki, “Kur’an’da tevessülü destekleyecek bir ayet bile yok!..” İnsaf ya! Siz hiç Kur’an okumuyor musun? Bu naklettiğimiz altıncı ayet-i kerime, daha başka ayetler de var…
Şimdi tevessülü inkar edenlere şu soruları sormak istiyoruz:
Başta Mustafa İslamoğlu, Abdülaziz Bayındır, Mehmet Okuyan, Bayraktar Bayraklı olarak, tevessülü inkar edenler şu sorularımıza cevap versinler:
1. Bu ayeti kerime apaçık bir şekilde, “Allah’ın Resulüne gelin, o sizin için Allah’tan af dileyecek.” diyor. Eğer tevessül caiz değilse; niçin onlara Peygamberimize gelmeleri emrediliyor?
2. Niçin tek başlarına tövbe etmeleri emredilmiyor?
3. Niçin Peygamberimiz (asm)’in onlar için af dileyecek olmasından bahsediliyor?
4. Peygamberimiz (asm)’e gelmeyenler, yani tevessül etmeyenler niçin kınanıyor ve niçin onlara kibirli deniliyor?
5. Araya Peygamber (asm)’i sokmak şirkse, Kur’an şirki mi emrediyor?
Ya daha kaç soru sorayım, aklınızı nasıl başınıza getireyim, artık ben sizleri Rabbime havale ediyorum…
Sevgili kardeşlerim, tevessülün caiz olduğuna dair bu bölüme kadar altı ayet-i kerimeyi tahlil ettik. Daha başka ayet-i kerimeler de var. Ancak yolumuz uzun. Daha bu konudaki hadis-i şerifleri göstereceğiz. Sonra sahabe efendilerimizin uygulamasına bakacağız. Daha sonra bu konudaki icmayı, yani İslam alimlerinin ittifakını beyan edeceğiz. En sonunda da tevessülü inkar edenlerin sözlerine cevap vereceğiz. Yani yolumuz uzun!..
Bu sebeple, bu delille birlikte artık Kur’an’ın kapısını kapatıyor ve hadis-i şeriflerin kapısını açıyoruz. Dersimizin bundan sonraki bölümünde, tevessülü, hadis-i şeriflerle ve sahabe efendilerimizin uygulamalarıyla ispat edeceğiz.
Tevessülü inkar edenler: “Eğer tevessül caiz olsaydı, sahabeler tevessül ederdi, halbuki onlar tevessül etmemişler.”diyorlar. İşte bundan sonraki bölümde, sahabeler tevessül etmiş mi etmemiş mi bunu göstereceğiz.
Her zaman dediğimiz gibi inayet ve tevfik Allah’tandır. Bir sonraki bölümde görüşünceye kadar Allah’a emanet olunuz.