3. Delil: Mümin suresi 46. Ayet
Kabir hayatının hak olduğuna dair göstereceğimiz Üçüncü Delil , Mümin suresinin 46. ayetidir. Bu ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur:
وَحَاقَ بِآلِ فِرْعَوْنَ سُوءُ الْعَذَابِ Ve Firavun’un adamlarını o kötü azap kuşattı. النَّارُ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا غُدُوًّا وَعَشِيًّا Onlar sabah-akşam ateşe arz olunurlar. وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ ve kıyamet kopacağı gün (şöyle denilecektir.) أَدْخِلُوا آلَ فِرْعَوْنَ أَشَدَّ الْعَذَابِ Firavun hanedanını azabın en şiddetlisine sonkun!
Şimdi bu ayet-i kerimeyi tahlil edelim:
Ayet-i kerimede, وَحَاقَ بِآلِ فِرْعَوْنَ سُوءُ الْعَذَابِ Ve Firavun’un adamlarını o kötü azap kuşattı, buyrularak, Firavun ve adamlarını kötü bir azabın kuşattığından bahsedilmektedir. Bu azap, onların denizde boğulmasıdır. Ayetin devamındaysa, Firavun ve adamlarının sabah-akşam ateşe arz olunduğundan haber verilmekte ve şöyle buyrulmaktadir: النَّارُ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا غُدُوًّا وَعَشِيًّا Onlar, sabah-akşam ateşe arz olunurlar.
Şimdi kabir hayatını inkar eden Mustafa İslamoğlu’na, Mehmet Okuyan’a, Abdülaziz Bayındır’a ve Bayraktar Bayraklı’yasoruyorum:
– Eğer kabir azabı yoksa, Firavun ve adamlarının sabah-akşam sokuldukları bu ateş ne ateşidir?
Sakın bu ateş, kıyamet koptuktan ve hesaplar görüldükten sonra sokulacakları cehennem ateşidir, demeyin. Çünkü bu ateş cehennem ateşi olamaz. Zira ayetin devamında şöyle buyrulmuştur: Kıyamet günü onlara şöyle denilir: أَدْخِلُوا آلَ فِرْعَوْنَ أَشَدَّ الْعَذَابِ Firavun hanedanını azabın en şiddetlisine sokun.
Bu ifadeden anlaşılıyor ki, Firavun ve ailesinin sabah-akşam sokuldukları azap, cehennem azabından başka bir azaptır. Zira cehennem azabından ayetin sonunda zaten hususi olarak bahsedilmış.
Demek bu ayette iki farklı azaptan bahsediliyor. Birincisi: Sabah akşam sokuldukları azap. İkincisi: Kıyamet koptuktan sonra sokulacakları azap… Bu mana, ayetin beyanından açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Netice olarak, onların sabah-akşam sokuldukları azap, daha kıyamet kopmadan önce gerçekleşmektedir.
Şimdi kabir hayatını inkar edenlere tekrar soruyorum:
– Eğer bu azap kabir azabı değilse hangi azaptır?
Bu azap, kabir ve berzah azabıdır. Ayette ilk olarak bahsedilen “Onları kuşatan azap” denizde boğulmalarıdır. Kıyamet gününde onların sokulacağı azap da cehennem azabıdır. Onların boğulmasıyla cehennem azabı arasında kalan, sabah-akşam sokuldukları azap da kabir azabı ve berzah azabıdır.
Bu ayet-i kerimenin kabir azabına dair açıkça beyanından dolayı, İmam Mücahid, Hz. İkrime ve Muhammed bin Ka’b hazretleri şöyle der: Bu ayet-i kerime, kabir azabına delil teşkil etmektedir. Ve bu kanaat, cumhurun, yani İslam âlimlerinin bütününün kanaatidir.
Şimdi, kabir hayatını inkar edenlerin peşinden gidenlere şunu sormak istiyorum:
– Siz mezkur ayetin açık beyanına ve İslam alimlerinin ittifakına teslim olup kabir hayatına iman mı edecek siniz?
– Yoksa ayetin beyanını ve bütün İslam alimlerinin sözlerini elinizin tersiyle itip bu kişilerin sözlerine mi inanacaksınız?
Karar sizin! Bizler ayet-i kerimenin beyanına ve İslam alimlerinin bu konudaki ittifakına teslim oluyor ve kabir hayatına iman ediyoruz. Artık herkes, kimi kime tercih ettiğini bilsin ve bu tercihinin neticesine razı olsun!
Sevgili kardeşlerim, kabir hayatının varlığına dair Üçüncü Delilimizi burada sonlandıralım. Bir sonraki derste Dördüncü Delili işleyeceğiz.