14. Bölüm: Kabir hayatını inkar edenlerin sözlerine cevap: 3
Kabir hayatını inkar edenlerin sözlerine cevap vermeye devam ediyoruz. Cevabını vereceğimiz Üçüncü Sözleri şu:
Onlar diyorlar ki: “Bir suçun cezası bir defa verilir. Aynı suçtan tekrar tekrar cezalandırmak yüce Allah’ın şanına yakışmaz. Bu durumda kabir azabının da olmaması gerekir. Aynı suçtan hem kabirde hem de ahirette ceza görmek Allah’ın rahmetine uygun değildir.”
İşte onlar böyle diyorlar. Sözlerini cevaplamadan önce şu hakikate dikkat çekmek isterim: Allah Teâlâ hakkında zulüm düşünülemez. Zira zulüm, başkasının hakkına tecavüz etmektir. Bütün mülk Allah’ın olduğuna göre; başkasının bir hakkı yoktur ki, ona karşı herhangi bir muamelede, “Ona zulüm edildi.” denilebilsin.
Bizim Cenab-ı Hakk’a karşı hiçbir hak iddiamız olamaz. O bize nasıl muamele ederse, bu haktır, adalettir ve hikmettir. Eğer O dileseydi, bir suça bir defa değil; on defa, hatta isterse yüz defa da ceza verebilirdi. Ve bu durum da zulüm ve haksızlık olmazdı. Lâkin her fiilinde kullarına karşı merhametli olan Cenab-ı Hak, burada da kuluna iyilik etmekte ve ona keremiyle muamele ederek onu bir suçtan iki defa cezalandırmamaktadır.
İki defa cezalandırmamasının manası da şudur:
Bir kişi bir günah işlemiş ve günahının cezasını -Allah’ın şeriatına göre- dünyada görmüşse, yani o günahtan dolayı o kişiye had cezası uygulanmışsa artık o günaha ahirette ceza verilmez.
Mesela, içki içmek haramdır ve ahirette ceza gerektirir. Ama bir kişi içki içerken yakalansa veya günahını kendi itiraf etse ve bu suçundan dolayı ona had cezası uygulansa, artık onun içki içme günahı affolmuştur, ondan dolayı ahirette bir daha ceza görmez. İşte, “Bir suça iki defa ceza verilmez.” sözü bu uygulama içindir.
Kabir azabında da durum aynıdır. Hatta değil kabir azabı, müminin ayağına bir diken batsa, bu onun günahına kefaret olur. Dolayısıyla kabirde çekilen azap da kulun günahlarına keffarettir.
Dilerseniz meseleyi biraz daha açalım:
İnsanları üç kısma ayırmak mümkündür. Bu üç kısımdan birincisi, iman üzere ölerek direkt cennete girecek olan müminlerdir. İkincisi, küfür üzere ölerek cehennemde ebedi kalacak olan kâfirlerdir. Üçüncüsü de günahkâr müminlerdir. Bunların imanları vardır, lakin dünyadayken farzları terk etmiş ve haramlara girmişlerdir. Bunlar cehennemde bir müddet ceza gördükten sonra cennete girerler. Şimdi kabir hayatını inkar edenlerin sözünü bu üç grup üzerinde tahlil edelim:
Birinci Grup olan direkt cennete girecek müminler için, “Bir suçun cezası bir defa verilir. Bu durumda da kabir azabının olmaması gerekir.” sözü manasızdır. Zira onlar kabirde azap değil, mükâfat göreceklerdir. Demek bu söz, bu birinci grup için söylenemez.
İkinci Grup olan cehennem ehli kâfirler için de bu sözün bir manası yoktur. Çünkü kâfirler cehennemde ebedi kalacaklardır. Onların cezası ebedidir. Ebediyete kıyasla bir milyon yıl, denizdeki bir damla gibidir. Hatta damla bile değildir. Dolayısıyla, mesela, 5.000 sene önce yaşamış ve kâfir olarak ölmüş birisini düşünelim… Bu kişiye kabirde azap edilmesine bir mani yoktur. Zira zaten bu kişi ebedi olarak cehennemde kalacaktır. Azaba, beş on bin sene önce başlanmış veya sonra başlanmış, ne önemi var?!. Ebediyete kıyasla beş on bin senenin, bizim saatimize göre saniyeden, hatta saliseden farkı var mıdır?
Demek, “Bir suçun cezası bir defa verilir. Bu durumda kabir azabının olmaması gerekir.” sözünü, ikinci grup hakkında da söyleyemeyiz.
Üçüncü Gruba gelince, bunlar günahkar müminlerdir. Bu sözü, onlar hakkında da söyleyemeyiz. Zira müminin ayağına diken bile batsa, bu onun günahına keffaret olur.
Aslında kabir azabı, günahkâr müminler için bir nevi nimettir. Çünkü kabirde görmüş olduğu azap, onun günahlarının bir kısmına keffaret olur. Hatta bazı günahkârların kabirde çektikleri azap, bütün günahlarına kefaret olur ve onu cehennem azabından kurtarır.
Yani hem kabirde hem de cehennemde azap çekmek, kabirde çektiği sıkıntı, günahlarının tamamına kefaret olmayanlar içindir. Rabbimiz o kadar merhamet sahibidir ki, kulun kabirde çektiği her sıkıntıyı günahına kefaret yapar.
Hatta değil kabir azabı, kişi hasta olsa, üzülse, başına bir musibet gelse, hatta bir nefesi zorlukla alsa; bu dahi günahına kefaret olur. Kabir azabı da böyle bir musibettir. Bir cihetten azaptır, diğer bir cihetten de günahın keffarettidir.
Herhalde yaptığımız bu izahla, Onların: “Bir suçun cezası bir defa verilir. Bu durumda da kabir azabının olmaması gerekir.” sözünün ne kadar mantıksız olduğu anlaşılmıştır. Ama insan cevapları bilmeyince böyle kıymetsiz sözlere bile kıymet veriyor.
Bu dersimizi burada noktalayalım ve şimdi kabir hayatını inkar edenlerin Dördüncü Sözlerine geçelim.