24. Bölüm: Kabir hayatını inkar edenlerin sözlerine cevap: 13
Kabir hayatını inkar edenlerin sözlerine cevap vermeye devam ediyoruz. Cevabını vereceğimiz On Üçüncü Sözleri şu: Onlar diyorlar ki:
– Kabirden kalkışın anlatıldığı Yasin suresinin 52. ayet-i kerimesinde: “Bizi uykumuzdan kim kaldırdı?” buyrulmuştur. Bu ayet-i kerime gösterir ki, kabir hayatı ve azabı uyku gibi bir şeydir. İnsan uykusunda kâbus gördüğünde nasıl sıkıntı çekiyorsa, onlar da kabirde uyurlarken bir azap kâbusu görürler ve onun sıkıntısını çekerler. Yoksa kabirde gerçek bir azap yoktur.
İşte onlar böyle diyorlar. Cevaba geçmeden önce şunu sormak istiyorum:
– Acaba, on dört asır boyunca yaşamış ve her biri kendi asrını, ilim ve irfanıyla aydınlatmış yüz binler âlimler, Yasin suresinin bu 52. ayetini görmemişler mi, okumamışlar mı? Ya da okumuşlar da anlamamışlar mı? Ve onların anlayamadıkları bir meseleyi, daha Kur’an’ı okumaktan aciz olan bu kişiler mi anlamışlar?
Her meselede hemen Kur’an’dan bir ayet gösterip, bütün İslam âlimlerine muhalefet etmek, maalesef bu asrın bir hastalığı olmuş. Sanki o ayetin manasını ilk defa kendi anlıyormuş gibi kibirlenerek hakiki âlimlere muhalefet etmek, çok büyük bir hüsrandır, biraz aklı olan anlar… Her neyse, “Arife işaret yeter.” sırrınca bu meseleyi uzatmayalım ve şimdi sözlerinin cevabına geçelim:
Yasin suresinin 52. ayetinde; “Bizi uykumuzdan kim kaldırdı?” buyrulmuş. Bu ayet-i kerime, –sözde- kabir azabının uyku gibi bir şey olduğuna delilmiş. Kabirde gerçek bir azap yokmuş, kâbus gibi bir şey görülürmüş. Eğer onlar kabirlerinde azap görüyor olsalardı, böyle demezlermiş. İşte kabir hayatını inkar edenlerin bir kısmı böyle diyorlar.
Şimdi bu ayet-i kerimenin doğru izahını yaptığımızda, onların sözlerinin ne kadar yanlış olduğunu anlayacaksınız.
İbni Abbas, İmam Katade, Ubeyy b. Ka’b, Ebu Salih gibi bir kısım âlimler bu ayet-i kerimeyi şöyle izah etmişlerdir:
Sûra iki defa üfürülecektir. Birinci defa Sûra üfürüldüğünde kabirdekilerin azabı kaldırılır ve ikinci üfürüşe kadar bir uykuya dalarlar. İki üfürüş arasında kırk yıllık bir süre vardır. Bu sürenin kırk yıl olduğu, İmam Müslim ve Buhâri Hazretlerinin, Ebu Hüreyre Hazretlerinden rivayet ettikleri hadis-i şerifle sabittir. Peygamber Efendimiz (asm) بَيْنَ النَّفْخَتَيْنِ أَرْبَعُونَ “İki üfleme arasında kırk sene vardır.” buyurmuştur. İşte ilk Sûra üfürülmeyle ikinci defa üfürülme arasındaki bu kırk sene içinde kabir azabı kaldırılır ve ölüler uykuya dalmış gibi bir hâlde bulunurlar. “Bizi uykumuzdan kim kaldırdı?” şeklindeki sözlerini bundan ötürü söylerler.
Demek, ismini zikrettiğimiz bu âlimlere göre; onların: “Bizi uykumuzdan kim kaldırdı?” şeklindeki sözleri, kabir azabının uyku gibi olduğuna delil değildir; bilakis iki Sûr arasındaki kırk senelik zaman diliminde uykuya benzer bir hayatın olduğuna delildir. Kabir ehli, iki Sûr arasında azap kaldırılıp kırk sene uyuduktan sonra bu sözleri söylerler.
Bu makamda İmamların Güneşi lakabıyla meşhur Fahrurrazi Hazretlerinden de bir nakil yapmak istiyorum. O şöyle diyor:
Onların: “Bizi uykumuzdan kim kaldırdı?” sözünün manası, “Allah bizi vaat edilen o dirilişle mi diriltti, yoksa biz uyuyorduk da uyandırıldık mı?” şeklindedir. Bu tıpkı şuna benzer: Bir insana, gücünün yetmeyeceği bir düşmanının gelmesi vaat edilse; sonra da bu insan korkunç bir adamın kendisine doğru yürüdüğünü görse, ödünün kopması ve kendi kendine: “Bu o mu, yoksa değil mi?” demesi gibidir. Ayetin manasının böyle olduğuna; onların: “Uyuduğumuz yerden” ifadesi delâlet eder. Çünkü onlar kabirlerini uyku yeri sanmışlardır. Bu, onların uyuyup da uyandırıldık mı; yoksa ölüler olduktan sonra mı diriltildik, hususunda şüphe ettiklerini gösterir. Fakat zannı galipleri, bu işin yeniden bir dirilme olduğu yönündedir. Çünkü onlar, bu iki ihtimali bir arada düşünmüşler; bunun kendilerine vaat edilen o diriliş olduğunu sandıklarına bir işaret olmak üzere, “Bizi kim kaldırdı?” demişler; uykudan uyanmış oldukları ihtimaline bir işaret olmak üzere de: “uyuduğumuz yerden” demişlerdir.
İşte Fahrurrazi Hazretleri böyle diyor.
Sevgili kardeşlerim, bir eserin daha sonuna geldik. Yirmi dört bölümden oluşan bu eserimizde, kabir hayatını ilk önce on beş ayet-i kerimeyle ispat ettik. Daha sonra bu konudaki hadis-i şerifleri kaynaklarıyla zikrettik. Bundan sonra da alimlerin görüşlerini beyan ederek bu konudaki icmayı gösterdik. Meselenin ispat kısmını bu şekilde tamamladıktan sonra da kabir hayatını inkar edenlerin on üç sözüne cevap verdik.
Artık bu kadar söze karşı birisi hâlâ “Ben inanman.” derse, biz daha ne yapalım ve ona ne diyelim?.. Hidayet ve tevfik Allah’tandır ve O’nun elindedir. Bizler sadece hidayetin davetçileri olabiliriz. Kabul ettirmek ve beğendirmek, Rabbimizin işidir. Biz kendi vazifemizi yapar; Rabbimizin işine asla karışmayız ve karışamayız.
Cenab-ı Hak bu sohbetlerimizi dergâhında kabul etsin. Burada zikredilen hakikatler hürmetine bizleri affetsin. Kabir azabından muhafaza etsin. Bu eserin yapımında ve dağılmasında emeği geçen bütün kardeşlerimizden ebeden razı olsun. Ve bizleri ölünceye kadar Kur’an ve iman hizmetinden ayırmasın, Âmin…