1. Ölüye Kur’an okuma hakkında mezheplerin görüşleri
Kendilerine Selefi diyen kişiler, ölünün arkasından Kur’an okunamayacağını, yine kabristanda Kur’an okumanın caiz olmadığını söylemektedir. Bizler bu eserde ölünün arkasından Kur’an okunabileceğini inşallah delilleriyle ispat edeceğiz.
Önce şunu ifade edelim: Biz, “Ölünün arkasından Kur’an okunur.” derken öyle ses cihazları kurulmuş, hocalara para verilmiş, gösteriş ve riyanın olduğu okumaları kastetmiyoruz. Zaten Kur’an okutmak için ücret vermek haramdır. İçinde riya olan amel de Allah katında makbul değildir. Bizim caizdir sözümüzün manası şudur:
Kişi annesinin, babasının, eşinin ya da bir dostunun kabrine ziyarete gider. Kabrin başında boynunu büker, tevazu ve huşu ile tefekkür ve ihlasla Kur’an okur; sonra okuduğu Kur’an’ın sevabını ölüye bağışlar ve onun arkasından dua eder. Bunu kabristanda yapabileceği gibi, evinde veya başka bir yerde de yapabilir. Yeter ki işin özünde ihlas olsun. İşte bizim caizdir dediğimiz şey budur ve inşallah bu davamızı delillerle ispat edeceğiz.
Bu dersimizde mezheplerin konuyla ilgili görüşlerini nakledeceğiz. Bizler neyin helal neyin haram olduğunu müçtehid imamların fetvalarından öğreniriz. Bir hadis görüp “Şu helaldir, şu haramdır.” demek ancak fıkıh ilmini bilmeyenlerin işidir. Bizler her amelimizde mezhep imamlarına tabi oluruz. Çünkü onların Kur’an ve hadisten hüküm çıkarma kabiliyeti bizlere kıyas edilmez. Bizim için amelde dört mezhep esastır ve herkes kendi mezhebine göre amel eder. Şimdi, mezheplerin bu konudaki görüşlerini öğrenelim:
Hanefi mezhebinde, kabirde olsun başka mekânlarda olsun, ölülere Kur’an okumak caizdir. Hanefiler okunan Kur’an’ın sevabının bağışlanması durumunda bunun ölüye ulaşacağını kabul ederler. (İbni Nüceym, el-Bahru’r-Râik, III, 63; Meydânî, el-Lübab, I, 38; İbni Âbidin, Reddü’l-Muhtar, I, 844)
Hanefi kitaplarının hemen hemen tamamında şu metin yer almaktadır:
— Kişi namaz, oruç, zekât, hac ve Kur’an okumak gibi bir ameli işler de sevabını başkasına bağışlarsa, bunu hangi niyetle yaparsa yapsın, bu yapılan bağış yerine ulaşır ve kendisine bağış yapılan kişi bundan faydalanır. Ölü veya diri olması fark etmez. (Aynî, el-Binâye, III, 844-845)
Hanefiler buna delil olarak:
1. Peygamber Efendimiz (a.s.m.)’ın, ümmeti adına kurban kesmesini,
2. Ölülere Yasin okunabileceğini gösteren hadis-i şerifi,
3. Ölü adına yapılan hac ve sadakanın faydalı olacağını gösteren hadisleri,
4. Kabirlerde Yasin ve İhlas suresinin okunabileceğini gösteren hadisleri göstermişlerdir.
Muhaddis ve fakih İbni Aynî’den İbni Âbidin’e kadar, hemen hemen bütün Hanefi âlimleri bunda müttefiktirler.
Hanbeli mezhebindeki görüş de Hanefiler gibidir. Hanbeli mezhebinde, ölülere Kur’an okumak caizdir. Ahmed İbni Hanbel Hazretleri önceleri kabirlerde Kur’an okunmasını caiz görmemiştir. Daha sonra ise bu fetvasından dönmüştür. Onun dönmesine sebep olan hadise şudur:
Ahmed İbni Hanbel Hazretleri Muhammed b. Kudâme el-Cevherî ile birlikte bir cenazeye katılmışlardı. Bir adam bu esnada kabrin başında Kur’an okumaya başladı. İbni Hanbel Hazretleri: “Ey falanca, kabirde Kur’an okumak bidattır!” diyerek Kur’an okumasına engel oldu. Bunun üzerine, yanındaki Muhammed b. Kudâme, Ahmed İbni Hanbel’e şöyle sordu:
— Mübeşşir b. İsmail el-Halebî hakkındaki düşüncen nedir? Ve ondan hadis aldın mı?
İbni Hanbel Hazretleri bu kişinin güvenilir olduğunu ve ondan hadis aldığını söyledi. Bunun üzerine Muhammed b. Kudâme, Leclac hadisini Mübeşşir b. İsmail’in kendisine rivayet ettiğini söyledi. Leclac hadisi şöyledir:
Sahabeden Leclac Hazretleri, oğluna vasiyette bulunurken şöyle demiştir:
— Oğulcuğum! Ben öldüğüm zaman beni mezara göm. Beni mezara koyduğun zaman şöyle de: بِسْمِ اللَّهِ وَعَلَى مَلَّةِ رَسُولِ اللَّهِ Sonra da üzerime toprak atarak düzelt. Daha sonra da başımın ucunda Bakara suresinin baş tarafını ve son kısmını oku. Zira ben Hazreti Peygamberin böyle dediğini duydum. (Taberânî, XIX, 220, 221; İbni Asâkir, Tarihu Dimeşk, XXXXX, 292; Beyhakî, IV, 56)
Bu hadisi duyan İbni Hanbel Hazretleri Kur’an okumasını engellediği adamı çağırttı ve okumasına devam etmesini istedi. (İbni Kudâme, el-Muğnî, II, 424)
İşte bu hadiseden anlıyoruz ki Ahmed İbni Hanbel Hazretlerinin son görüşü, kabirlerde Kur’an okumanın caiz olduğu görüşüdür.
Yine Ahmed İbni Hanbel Hazretleri şöyle demektedir:
— Kabristana girdiğinizde Ayete’l-Kürsî ve üç defa İhlas suresini okuyarak şöyle dua ediniz: Allah’ım, onun ecrini şu kabir halkına ulaştır. (İbni Kudâme, el-Muğnî, II, 424; Kurtubî, et-Tezkira, I, 96)
Başka bir rivayette de şöyle der:
— Fatiha suresini, Muavizeteyn ve İhlas surelerini okuyun. Sonra da bunu kabir halkına bağışlayın. Çünkü o, ölülere ulaşır. (Kurtubî, et-Tezkira, I, 96)
Hanbeli mezhebinin önde gelen fakihlerinden İbni Kudâme el-Makdisî Hazretleri ve Selefilerin yere göğe sığdıramadığı İbni Teymiye, Ahmed İbni Hanbel’in bu görüşünün son görüşü olduğunu söyler ve bu görüşü tercih ederler. (İbni Kudâme, el-Muğnî, II, 424; İbni Kudâme, eş-Şerhu’l-Kebîr, II, 424; İbni Teymiye, Mecmû’ul-Fetâvâ, XXIV, 366)
Yine Hanbeli mezhebinde, kişinin, kendi kabri üzerine Kur’an okumayı vasiyet etmesi caizdir. Çünkü onlara göre, şu üç durumda Kur’an’ın sevabı ölüye ulaşır: Kabrin yanında okumak, okumadan sonra dua etmek, sevabını ölünün ruhuna niyet ederek okumak. (Vehbe Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, VIII, 51)
Bu konuda Hanbeliler Hanefiler gibi çerçeveyi geniş tutarak, “Ne tür ibadet olursa olsun, kişi yaptığı ibadetin sevabını ölülere bağışlarsa, Allah’ın izniyle ölü bundan faydalanır.” demişlerdir.
Şafiî mezhebine gelince, İmam Gazâlî, İbnü’s-Salah, İmam Nevevî, Muhibbu’t-Taberî, İbnu’r-Rıfat, İbni Hacer, İmam Süyûtî, İmam Şirbînî gibi neredeyse bütün Şafiî âlimleri ölülere Kur’an okunabileceğini kabul etmiştir.
İmam Nevevi -ki Şafiîlerin İmam Şafiî’den sonra ikinci büyük imam olarak gördükleri zattır- İmam Şafiî Hazretlerinin şu sözünü nakleder:
— Ziyaretçilerin kabirde Kur’an’dan bir bölüm okumaları müstehaptır. Şayet Kur’an’ın tamamını okurlarsa bu daha güzel olur. (Nevevî, el-Ezkâr, 137)
Selefilerin İbni Teymiye’den sonra en çok beğendikleri İbni Kayyim, Ruh isimli kitabında Hasan b. Sabbah Zaferanî’nin şu sözünü nakleder:
— İmam Şafiî’ye sorduğum zaman o: “Kabirde Kur’an okumanın hiçbir sakıncası yoktur.” demiştir. (İbni Kayyîm el-Cevziyye, Ruh, 19)
Bakın, İmam Şafiî’nin bu sözünü Selefilerin en çok güvendiği İbni Kayyim kendi eserinde naklediyor. Zaten İbni Kayyim da bu itikat üzeredir.
Selefiler bu izahlar karşısında diyor ki:
— Bu, İmam Şafiî’nin evvelki görüşü olabilir.
Onların bu sözüne karşı diyoruz ki:
— Şafiî mezhebinin ikinci imamı olan İmam Nevevî bu görüşü benimsiyor ve İmam Şafiî’den de bu görüş naklediyor. İmam Gazâlî, İbnü’s-Salah, İbni Hacer, İmam Süyûtî, İmam Şirbînî gibi Şafiî mezhebinin en büyük âlimleri yine bu görüşle amel ediyor. İmam Şafiî bu görüşte olmasaydı, onlar bu görüşü kabul eder miydi? Haşa, İmam Şafiî’ye iftira mı atmışlar? Yoksa siz mi İmam Şafiî’ye iftira atıyorsunuz?
Şafiî mezhebinde bir görüş daha vardır. Bu görüşe göre, Kur’an’ın sevabının ulaşması için ölünün arkasından dua edilmesi lazımdır. Dua edilmezse sevap ölüye ulaşmaz. (İmam Nevevî, el-Mecmu, XV, 521)
Bu fetvadan dolayı Şafiîler Kur’an okuduktan sonra şöyle derler: Allah’ım! Okumuş olduğum Kur’an’ın sevabının bir mislini falanca kişiye ulaştır.
Yine Şafiî mezhebine göre, kişinin, kendi kabri üzerine Kur’an okumasını vasiyet etmesi caizdir. Demek, Şafiîler bu konuda Hanbeliler ile aynı görüştedir. (Vehbe Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, VIII, 51)
Maliki mezhebine gelince, Maliki mezhebinde iki görüş vardır. İmam Malik Hazretleri ölüye Kur’an okunmayacağı görüşündedir. İmam Malik’e göre, okunan Kur’an’ın sevabı ölüye ulaşmaz.
Maliki mezhebinin İmam Kurtubî ve Abdülhak el-İşbîlî gibi sonraki âlimleri özellikle de Endülüs fukahası, ölülere Kur’an okunabileceğini ve sevabının ölülere ulaşacağını söylemişlerdir. (Kurtubî, et-Tezkira, I, 96; Abdülhak, el-Âkıbe, 254)
İmam Kurtubî Hazretleri bu konuda şöyle der:
— Kur’an okuduktan sonra ölülere bağışlanan sevap ölüye ulaşır. Çünkü Kur’an bir dua, istiğfar, yakarma ve istirhamdır. (Kurtubî, et-Tezkira, I, 103)
Maliki imamlarından Kadı İyaz da ölüye Kur’an okumanın müstehap olduğunu söyler. (Müslim Şerhi, XI, 125)
Yine Maliki mezhebinde, şartsız olarak, kişinin kendi kabri üzerine Kur’an okunmasını vasiyet etmesi caizdir. (Vehbe Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, VIII, 51)
Bütün bu anlattıklarımızı toparlayacak olursak:
Hanefi, Hanbeli, Şafiî ve Maliki mezhebinin sonraki ulemasına göre, ölüye Kur’an okumak caizdir. İmam Malik’e göreyse caiz değildir.
Şimdi, bir Malikî ile karşılaşsak, bize şöyle dese:
— Ölüye Kur’an okunmaz.
Biz onun bu sözüne karşı deriz ki:
— “Okunmaz.” deme, “Ben okumam.” de. Okunmaz başkadır, ben okumam başkadır. Eğer okunmaz dersen, üç mezhebin imamlarını ve Maliki mezhebinin sonraki ulemasını zan altında bırakmış olursun.
Bu sözümüz üzerine o dese ki:
— Tamam, okunmaz demiyorum ama İmam Malik “Caiz değildir.” demiş. Ben bu fetvayla amel ederim, okumam.
Biz ona şöyle cevap veririz:
— İmam Malik bu konuda yalnız kalmış. Üç mezhebin fakihleri ve Malikilerin sonraki uleması okunabileceğine hükmetmişler. Bu, cumhurun görüşüdür. Sen istersen onları taklit edebilirsin.
Bizim bu sözümüz üzerine, “Yok, ben asla okumam.” derse, bizim ona sözümüz ancak şu olur:
— Sen bilirsin. Senin bu tercihin başımız gözümüz üzerindedir.
Çünkü onun bu sözü onun şahsi görüşü değil, İmam Malik’in görüşüdür. Biz İmam Malik’in fetvasıyla amel etmek isteyen bir Malikîye ne diyebiliriz? “Ölüye Kur’an okunmaz.” sözü bütünüyle reddedilmiş bir söz değildir ki biz Malikîye bir şey diyebilelim. İmam Malik gibi bir mezhep imamı bu fetvayı vermiş. Onun bu sözünü tercih eden âlimler de var. Herkes kendi mezhebinin görüşüyle amel etsin. Malikiler de ister İmam Malik’in görüşüyle amel ederler, isterse mezheplerinin sonraki ulemasının görüşüyle amel ederler. Bunda kavga edecek ne var? Ama Selefiler illa bir kavga çıkaracak!
Biz İmam Malik’in fetvasıyla amel eden Malikîye bir şey demiyoruz. Ama bu Selefilere birkaç sözümüz var:
1. Ey Selefiler! Siz amelde Hanbeli mezhebine tabi olduğunuzu söylüyorsunuz. Peki, niye Hanbeli mezhebinin fetvasıyla amel etmiyorsunuz? Niçin Ahmed İbni Hanbel’in görüşünü kabul etmiyorsunuz. “Hadislerde ölüye Kur’an okuma diye bir şey yok.” diyorsunuz. Yahu siz hadisleri İbni Hanbel Hazretlerinden daha mı iyi biliyorsunuz? O ki ezberinde bir milyon hadis vardı. Sizin ezberinizde kaç hadis var ki İbni Hanbel’in fetvasına burun büküyorsunuz?
2. Hadi mezhep imamınızın görüşüyle amel etmiyorsunuz, o hâlde yere göğe sığdıramadığınız, itikatta kendisini imam kabul ettiğiniz İbni Teymiye’nin görüşüyle amel edin. O da ölüye Kur’an okunabileceği görüşünde. İmamınızın görüşünü niçin kabul etmiyorsunuz?
3. Hadi İbni Teymiye’yi de kabul etmediniz. O zaman, “İbni Teymiye’den sonra en büyük imamdır.” dediğiniz İbni Kayyim el-Cevziye’nin görüşüyle amel edin. O da ölüye Kur’an okunabileceği görüşünde. Bu imamınızın görüşünü niçin kabul etmiyorsunuz?
4. Hadi üç mezhep imamının görüşünü yok kabul ettiniz, imamlarınız olan İbni Teymiye ve İbni Kayyim’ı reddettiniz, Maliki mezhebinin sonraki ulemasını ise adam yerine bile koymadınız; “İllaki İmam Malik’in görüşüyle amel ederiz.” dediniz. İyi de biz size etmeyin mi dedik? Pekâlâ, amel edebilirsiniz. İmam Malik de büyük bir âlimdir ve mezhep imamıdır. Görüşüyle amel edilebilir, en azından görüşü yok sayılmaz. Ama siz bunu yapmıyor, Ehl-i sünnet’e saldırıyorsunuz. Bu kadar âlimin görüşünü yok kabul ediyor, tek doğruyu kendiniz biliyorsunuz. Allah size hidayet etsin ve şerrinizden bu ümmeti muhafaza etsin!