6. Bir ağacın tesbihi dahi ölüye fayda sağlıyorsa Kur’an nasıl fayda sağlamaz?
Bu dersimizde, İbni Abbas Hazretlerinden nakledilen bir hadis-i şerifin tahlilini yapacağız. Hadis-i şerif şöyledir:
مَرَّ النبيُّ صَلَّى اللهُ عليه وسلَّمَ بقَبْرَيْنِ فَقالَ إنَّهُما لَيُعَذَّبَانِ وما يُعَذَّبَانِ في كَبِيرٍ أمَّا أحَدُهُما فَكانَ لا يَسْتَتِرُ مِنَ البَوْلِ وأَمَّا الآخَرُ فَكانَ يَمْشِي بالنَّمِيمَةِ ثُمَّ أخَذَ جَرِيدَةً رَطْبَةً فَشَقَّهَا نِصْفَيْنِ فَغَرَزَ في كُلِّ قَبْرٍ واحِدَةً قالوا يا رَسولَ اللَّهِ لِمَ فَعَلْتَ هذا قالَ لَعَلَّهُ يُخَفِّفُ عنْهما ما لَمْ يَيْبَسَا
Resulullah (a.s.m.) iki kabre uğradı ve şöyle dedi:
— Şüphesiz bunlar azap olunuyorlar. Büyük bir günahtan dolayı da azap olunmuyorlar. Onlardan biri idrarından sakınmaz, diğeri ise söz taşırdı.
Sonra Resulullah (a.s.m.) yaş bir hurma fidanı istedi. Sonra çubuğu ikiye bölerek, bir parçasını birinin, diğer parçasını da diğerinin üzerine dikti.
Sahabeler sordular:
— Ya Resulallah! Niçin böyle yaptın?
Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurdu:
— Bunlar kurumadığı müddetçe azapları hafifletilir. (Buharî, Vudu, 55; Müslim, Tahâret, 34; Ebû Dâvûd, Tahâret, 11; Tirmizî, Tahâret, 53; Nesâî, Tahâret, 27)
Hadisin meselemize bakan cihetini izah etmeden önce şu izahı yapalım:
Yerde ve gökte ne varsa hepsi Allah’ı hamd ile tesbih eder. Bu hakikat birçok Kur’an ayetinde beyan buyrulmuştur. Mesela Sâd suresinde şöyle buyrulur:
إِنَّا سَخَّرْنَا الْجِبَالَ مَعَهُ يُسَبِّحْنَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِشْرَاقِ
Biz dağları Dâvûd’un emrine vermiştik. Akşam-sabah onunla birlikte tesbih ederlerdi. (Sâd 18)
İsra suresinde de şöyle buyrulmuş:
تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَاوَاتُ السَّبْعُ وَالأَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ وَإِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ وَلكِنْ لاَ تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ
Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tesbih eder. Allah’ı hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihlerini anlayamazsınız. (İsra 44)
Bu manada Kur’an’da daha birçok ayet vardır. Bizler bu ayetlere imanla biliriz ki her şey; küçük olsun büyük olsun, yerde olsun gökte olsun, canlı olsun cansız olsun, Allah’ı hamd ile tesbih eder.
İşte Peygamber Efendimiz (a.s.m.)’ın kabrin üzerine ağaç dikmesi bu sebepledir. O ağaçlar tesbih eder ve onların tesbihinin bereketiyle, kabirde azap görenlerin sıkıntısı bir nebze de olsa hafifler.
Şimdi şunu bir düşünün:
Ağaç ki bu tesbihi iradesiyle yapmıyor, ona ilham olunuyor. Şuuru ve ilmi yok ki yaptığı tesbihten haberi olsun. Nasıl ki saat zamanı gösterir ama zamandan haberi yoktur. Aynen bunun gibi, cansız varlıklar ve nebatat da Allah’ı tesbih ederler ama bu tesbihten haberleri yoktur. Buna rağmen, onların tesbihinin, altlarında yatan ölüye faydası vardır. Faydası vardır ki Peygamber Efendimiz (a.s.m.) kabirlerin üzerine ağaç dikmiş ve: “Bunlar kurumadığı müddetçe azapları hafifletilir.” buyurmuş.
Şimdi Selefilere sorumuz şu:
— İnsan ağaçtan daha mı kıymetsiz? İnsan ki yeryüzünde Allah’ın halifesi, mahlukatının müdebbiri, hitabının muhatabı ve Allah’ın en nazdar misafiridir. Bu insanın Allah katında ağaç kadar bir kıymeti yok mudur?
Ağaç şuursuzca tesbih ediyor ve onun tesbihiyle kabirde yatanın azabı hafifliyor.
— Acaba Kur’an’ın o ağacın tesbihi kadar bir tesiri yok mu? O Kur’an ki Allah’ın hitabıdır, ezelî kelamıdır, ins ve cinne karşı burhanıdır. Şu Kur’an’ın ağacın tesbihi kadar kıymeti yok mudur? Ağacın tesbihiyle hasıl olan bereket ve rahmet Kur’an okumakla nasıl hasıl olmaz?
Hem şunu nasıl iddia edersiniz:
Bir ağacın tesbininin ölüye faydası olsun lakin insan gibi en kıymetli bir varlığın Kur’an gibi en kıymetli kelamı okumasının ölüye bir faydası olmasın. Ağacın şuursuz tesbihiyle bir bereket ve rahmet kabre insin ama Kur’an’ın okunmasıyla böyle bir bereket ve rahmet oluşmasın.
Bu hiç mümkün müdür? Eğer mümkün değildir derseniz -ki mümkün değildir- o zaman kabrin başında Kur’an okumanın caiz olduğunu kabul etmek zorundasınız. Elhamdülillah, biz kabul ettik ve iman ettik.