Tevessül

1. Hz. Ömer’in Peygamberimizin Amcası Hz. Abbas’a Tevessül Etmesi

Tevessül caiz midir, değil midir sorumuzu ilk önce Kur’an’a sorduk. Kur’an, ayetleriyle bize “caizdir” cevabını verdi. Daha sonra aynı soruyu Peygamber Efendimiz (asm)’e sorduk. Peygamberimiz de hadis-i şerifleriyle aynı cevabı verdi ve “caizdir”dedi. Yaklaşık üç saattir, Kur’an’ın ve Peygamber Efendimiz (asm)’in cevabını dinliyoruz.

Şimdi aynı soruyu sahabe efendilerimize soracağız. Zira tevessül caizse, sahabelerin bunu uygulamış olması gerekir. Onların uygulaması da bizler için bir hüccettir.

Bazıları, “Eğer tevessül caiz olsaydı, sahabeler bunu uygulardı. Halbuki sahabeler tevessül etmemiştir.” diyerek delilsiz, mesnetsiz konuşmaktadırlar. İşte bu bölüm, delilsiz konuşan bu kimselere de tam bir cevap olacaktır.

Sahabelerin tevessül ettiğine dair ilk örneğimizi, İmam Buharî Hazretleri, eserinin “istiska” bölümünde nakletmiştir. Enes b. Malik Hazretlerinin beyanına göre, Hz. Ömer döneminde, kuraklık yüzünden Müslümanlar kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldılar.

Hz. Ömer, Peygamberimiz (asm)’in amcası olan Hz. Abbas’a tevessül ederek şöyle dedi:

اللهم “Ey Allah’ımız”, اِنَّا كُنَّا نَتَوَسَّلُ اِلَبْكَ بِنَبِيِّنَا  “Şüphesiz biz sana daha önce Peygamberimiz ile tevessül eder, yani Peygamberimizi vesile kılarak senden isterdik”,  فَتَسْقِينَا “sen de bize yağmur yağdırırdın”,  وَ اِنَّا نَتَوَسَّلُ اِلَبْكَ بِعَمِّ ِنَبِيِّنَا “Şimdi ise Peygamberimiz’in amcasıyla sana tevessül ediyor, yani senden, Peygamberimiz’in amcasını vesile kılarak istiyoruz”,   فَاسْقِنَا  “O halde bize yağmur yağdır.”

Ravi Hz. Enes der ki:  يُسْقَوْنَ  “Onlara yağmur yağdırıldı.”

Hz. Ömer’in duasına bir daha dikkat kesilin:

“Ey Allah’ımız! Şüphesiz biz sana daha önce Peygamberimiz ile tevessül eder, onu vesile kılarak senden isterdik. Şimdi ise, Peygamberimiz’in amcasıyla sana tevessül ediyor ve onu vesile kılarak istiyoruz…”

Hani sahabeler tevessül etmemişti, bundan daha açık tevessül olur mu? Bu hadisenin vukuu hususunda hiçbir ihtilaf yoktur. Hatta tevessülü inkâr edenler dahi bu hadiseyi kabul ederler.

Şimdi merak ediyor ve diyorsunuz ki: Onlar bu hadiseyi kabul ediyorsa, tevessülü nasıl inkâr ediyorlar?

Şimdi, sorunuza cevap verelim:

Sorunuzun cevabı şu: Onlar diyorlar ki, hadiste geçen, اِنَّا نَتَوَسَّلُ اِلَبْكَ بِعَمِّ ِنَبِيِّنَا “Biz sana Peygamberimizin amcasıyla tevessül ediyoruz” sözü, بِدُعَاءِ عَمِّ نَبِيِّنَا “Peygamberimizin amcasının duasıyla tevessül ediyoruz” manasındadır.

Yani onlara göre burada gizli bir “dua” kelimesi vardır. Şimdi onlara soruyoruz:

Bu ilaveyi nerden çıkarıyorsunuz? Metinde “dua” kelimesi yok. Metinde olmayan kelimeyi, metne nasıl ilave ediyor ve: “Bu mana kastedilmiştir.” diyorsunuz. Halbuki bu mana kastedilemez. Niçin kastedilemeyeceğinin sebeplerini isterseniz maddeleyelim:

Birincisi şu: İbni Hacer Hazretleri diyor ki: Zübeyr İbni Bekkar, “el-Ensab” isimli eserinde, Hz. Ömer’in tevessülünden sonra, Hz. Abbas’ın dua ediş şeklini şöyle nakleder:

“Ey Allah’ım! Her bela mutlaka bir günah sebebiyle inmiştir ve ancak tövbeyle kaldırılır. Bu topluluk, benim, senin peygamberine yakınlığımdan dolayı benimle sana yönelmişlerdir. İşte bu günahkar ellerimiz ve perçemlerimiz tövbe ile sana uzanmıştır. Bize yağmur gönder!..”

Şimdi duanın şu kısmına bir daha dikkat edin: “Bu topluluk, benim, senin peygamberine yakınlığımdan dolayı benimle sana yönelmişlerdir…” Demek olay, Hz. Abbas’tan dua istemek değil, onun zatıyla ve Peygamberimize yakınlığıyla Allah’a tevessül etmektir.

Hadisenin, dua istemek değil, Hz. Abbas’a tevessül etmek olduğuna dair İkinci  Delilimiz, İmam Kevseri’nin, Makâlât isimli eserindeki şu beyanıdır. O der ki:

“Metinde ‘Peygamberimiz’in amcasıyla sana tevessül ediyoruz.’ denilirken, buna gereksiz olarak bir muzaf ekleyip ‘Peygamberimizin amcasının duasıyla istiyoruz.’ manasına çevirmek, herhangi bir delile dayanmadan konuşmak ve hakikati örtbas etmektir. ‘Peygamberimiz’in amcasıyla’ tarzındaki tevessül, Hz. Abbas’ın, Peygamberimize olan yakınlığı ve onun yanındaki konumuyla tevessül manasına gelir. Böylelikle bu tevessül, aynı zamanda, Peygamberimiz ile tevessül demektir.”

Bu konudaki Üçüncü Delilimiz, İmam Şekvani’nin, “ed-Dürrü’n-Nadid” isimle eserindeki şu sözüdür. O der ki:

 “Peygamber Efendimiz (asm) hayatta iken ona tevessül olmuştur. Vefatından sonra, ondan başkasıyla, sahabenin sükutî icmaı ile tevessül sabit olmuştur. Çünkü sahabenin hiçbiri, Hz. Ömer’in Hz. Abbas’a tevessülünü yadırgamamıştır.”

İmam Şevkani ne diyor, diyor ki:

“Peygamberimiz (asm)’in vefatından sonra, ondan başkasıyla tevessül yapılacağına sahabenin icmaı vardır. Çünkü Hz. Ömer’in Hz. Abbas’a tevessülünü hiçbir sahabe yadırgamamıştır.”

Demek olay, Hz. Abbas’tan dua istemek değil, onunla Allah’a tevessül etmektir.

Bu konudaki Dördüncü Delilimiz de şudur: Hz. Ömer, Hazreti Abbas hakkında: “Başınıza gelen bu kuraklık musibeti için, Hz. Abbas’a tevessül ediniz.” demiştir.

Aynî’nin “Umdetü’l-Karî”de naklettiğine göre, “Başınıza gelen bu kuraklık musibeti için Hazreti Abbas’a tevessül ediniz”ifadesi, “ondan dua isteyiniz” manasına gelemez. Çünkü Hz. Ömer bu cümleyi, Hz. Abbas’tan dua etmesini istedikten sonra halka söylemiştir. O halde “Ona tevessül edin.” emri, “Ondan dua isteyiniz.” manasında olamaz.”.

Yine “Fethu’l-Barî” isimle eserde; İbni Hacer ve İbni Ruşeyd, “Hz. Abbas’a tevessül ediniz.” ifadesinin, “ondan dua isteyin” manasına gelemeyeceğini beyan etmişlerdir.

Bütün bu izahlardan sonra, tevessülü inkar edenlere şu soruları sormak istiyoruz:

Başta Mustafa İslamoğlu, Abdülaziz Bayındır, Mehmet Okuyan, Bayraktar Bayraklı olarak tevessülü inkar edenlere şu soruları soruyoruz:

1. Metinde “dua” kelimesi yoktur. Bunu nereden çıkarıyorsunuz?

2. İmam Kevseri: “Böyle bir ilave, bir delile dayanmadan konuşmak ve hakikati örtbas etmektir.” diyor. Yani İmam Kevseri sizi, delilsiz konuşmakla ve hakikati örtbas etmekle vasfediyor, buna ne dersiniz?

3. İmam Şevkani: “Tevessülde sahabenin sükutî icmaı vardır.” diyor ve Hz. Ömer’in Hz. Abbas’a tevessül etmesine sahabenin itiraz etmemesini buna delil yapıyor. Sahabenin sükûtu sizin için bir delil değil midir?

4. Bizzat Hz. Ömer, sahabelere: “Hz. Abbas’la tevessül ediniz.” diye emrediyor. Eğer tevessül şirk olsaydı, Hz. Ömer bunu emreder miydi?.. Hadi -hâşâ- emretti, buna karşı sahabeler hiç sükut eder miydi?

– Bütün bunlardan sonra, hâlâ tevessülü inkar edecek ve rivayetin metninde olmayan bir kelimeyi, metne ilave edeceksiniz misiniz?

Bu sorularımızın cevaplarını sizden istiyor ve şimdi, meselenin başka bir cihetine geçiyoruz:

Tevessülü inkar edenlerin bir kısmı, tevessülü ispat eden deliller karşısında söyleyecek bir söz ve dayanacak bir delil bulamadıklarından, tevessülü kabul etmeye mecbur oldular; ancak bu sefer de şöyle demeye başladılar:

“Canlıya tevessül caizdir; ölüye tevessül caiz değildir. Hz. Ömer’in Hz. Abbas’a tevessül etmesi, sadece diriye tevessül edilebileceğine ve ölüye tevessül edilemeyeceğine delildir. Çünkü ölüye tevessül caiz olsaydı, Hz. Ömer Hz. Abbas’a değil, Peygamber Efendimize tevessül ederdi…”

Onlar böyle diyorlar. Gerçi bu da bir şey. Bu sözleriyle hiç değilse, hayatta olana tevessülü caiz görmeye kadar gelmişler. Şimdi bize kulak verirlerse, ölüye tevessülün de caiz olduğuna inanırlar.

İbni Abdilberr, Hz. Ömer’in Hz. Abbas’a tevessülünü şöyle açıklar:

“Yeryüzü Hz. Ömer’in devrinde, hicretin on yedinci senesinde şiddetli bir kuraklığa maruz kalmış ve kıtlık olmuştu. Bunun üzerine Hz. Ka’b şöyle dedi: ‘Ey müminlerin emiri! İsrailoğullarının başına böyle bir musibet geldiğinde peygamberlerinin yakını ile yağmur isterlerdi.’ Bu söz üzerine Hz. Ömer: ‘İşte Resulullahın amcası, babasının benzeri yani kardeşi ve Haşimoğullarının seyyidi.’ diyerek Hz. Abbas’a gitti ve onu vesile edindi…”

Gördüğünüz gibi olayın gelişimi budur. Hz. Ka’b’ın sözü üzerine Hz. Ömer Hz. Abbas’a gitmiştir. Ayrıca bu hadiseden İmam Kevseri Hazretleri şu hükmü çıkarır:

“Hz. Ömer’in Resulullah’ın zatı ile tevessülü terk edip, Hz. Abbas’ın zatı ile tevessül etmesi, daha faziletli biri olduğu halde, ondan daha az faziletli biriyle tevessül etmenin caiz olduğunu göstermektedir.”

Demek hadise, ölüye tevessülün caiz olmadığını göstermez, bilakis daha az faziletli olanla da tevessülün caiz olduğunu gösterir. Zaten bundan sonraki misalimizde, sahabelerin Peygamber Efendimiz (asm)’e, ölümünden sonra tevessül ettiğinin örneğini vereceğiz.

Buraya kadar konuştuklarımızı kısaca toparlayacak olursak: Hz. Enes’in rivayetiyle, Hz. Ömer, Peygamberimiz (asm)’in amcasına yağmur için tevessül etmiş ve sahabe efendilerimizden hiçbiri buna itiraz etmemiştir. Bu, sahabe efendilerimizin tevessülü kabul ettiğine dair sükutî bir icmadır.

Bu delili de bu şekilde tamamladık. Bir sonraki delilde buluşuncaya kadar hepiniz Allah’a emanet olunuz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu