Kur’an’ın, insanın isyankârane amellerini zikredip, şiddetli bir tehdit ile sakındırması ve daha sonra ümitsizliğe düşmemeleri için rahmet ifade eden bir isim ile ayeti tamamlaması harikadır.
Kur’an ayetleri bazen, insanın isyankârane amellerini zikreder, sonra şiddetli bir tehdit ile o günahtan men eder. Ve sonra o şiddetli tehdit, kulu ümitsizliğe düşürmesin diye, Allah’ın rahmetine işaret eden bir ismi ile teselli verir.
Mesela Zümer suresi 47 -51.ayetlerde şöyle buyrulmuş:
Eğer yerde ne varsa hepsi zalimlerin olsaydı ve bununla birlikte bir dünya daha onların olsaydı, onlar bu iki dünyayı azaptan kurtulmak için fidye verirlerdi.
Hâlbuki o gün onlar için, Allah tarafından, hiç hesaba katmadıkları şeyler ortaya çıkarılmıştır. Onların dünya da işledikleri kötülükler o gün açığa çıkmış, alaya aldıkları şey, kendilerini kuşatmıştır. Bunun için işledikleri kötülükler, onları musibete uğrattı.
Bunlardan zulmedenler, işledikleri kötülüklerin karşılığı elbette görecektir. Bu hususta Allah’ı aciz bırakacak ta değildirler”
İşte bu ayetlerde Allah, zalimlerin akıbetlerini bildirmekle, zulümden sakındırıyor ve kulları ümitsizliğe düşmesin diye bakın ayetleri nasıl tamamlıyor:
Ey nefislerine zulmeden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümitlerinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan ve çok esirgeyendir.” er:53)
Bu bahse başka bir misal: Zümer suresi ayet 67- 68 ve 69:
“Yine onlar ki, Allah ile beraber hiçbir ilaha ibadet etmezler. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina et-mezler. Bunları yapan günahının cezasını görür. Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılmış olarak temelli kalır”
İşte bu ayetler ile Allah mezkûr günahları işleyenleri cehennem ile tehdit eder. Ve ümitler yok olmasın diye ayeti şöyle tamamlar:
Ancak tövbe ve iman edip, salih amel işleyenler müstesna: Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır. Engin merhamet sahibidir.
Kim tövbe edip, salih amel işlerse, O, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner.”
İşte Kur’an’ın, insanın isyankârane amellerini zikredip, şiddetli bir tehdit ile sakındırması ve daha sonra ümitsizliğe düşmemeleri için rahmet ifade eden bir isim ile ayeti tamamlaması harikadır. Bu sayede kul, ümit ile korku arasında bir makamda durur. Korkusu onu günah işlemekten korur. Ümidi ise Allaha yaklaştırır. Allah hakkında hüsn-ü zan besletir.
Elbette bu ifadeler, ancak Kur’an’ın Allah’ın kelamı olmasıyla izah edilebilir. Bir beşerin hele okuma yazma bilmeyen ümmî bir zatın, kaleminden ve dilinden bu ifadeler dökülemez.
İşte Kur’an’ın mucize oluşuna dair beyan ettiğimiz şu 10 işaret ile anladık ki, ayetlerin sonundaki ifadelerde çok mucizelik parıltıları vardır.
Belagatın ve edebiyatın en büyük dâhileri, şu üslup karşısında hayretle secde etmişler ve bu kelamın güzelliğinden dolayı parmaklarını ısırmışlar, dudaklarını dişlemişler ve “Bu beşer kelamı değildir” diyerek, onun vahiy olduğuna iman etmişler.