İnsanın ameli, kendisiyle beraber kabre gömülür.
قَالَ رَسُولُ اللَّه صلى الله عليه و سلم اِنَّ عَمَلَ اْلاِنْسَانِ يُدْفَنُ مَعَهُ فِى قَبْرِهِ ، فَاِنْ كَانَ اْلعَمَلُ كَرِيمًا اَكْرَمَ صَاحِبَهُ ، وَ اِنْ كَانَ لَئِيمًا اَسْلَمَهُ ، وَ اِنْ كَانَ عَمَلاً صَالِحًا آنَسَ صَاحِبَهُ وَ بَشَّرَهُ وَ وَسَّعَ عَلَيْهِ قَبْرَهُ وَ نَوَّرَهُ وَ حَمَاهُ مِنَ الشَّدَائِدِ وَ اْلاَهْوَالِ وَ اْلعَذَابِ وَ الَوَبَالِ ، وَ اِنْ كَانَ عَمَلاً سَيِّئًا فَزَّعَ صَاحِبَهُ وَ رَوَّعَهُ وَ اَظْلَمَ عَلَيْهِ قَبْرَهُ وَ ضَيَّقَهُ وَ عَذَّبَهُ وَ خَلَّى بَيْنَهُ وَ بَيْنَ الشَّدَائِدِ وَ اْلاَهْوَالِ وَ اْلعَذَابِ وَ الَوَبَالِ
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: İnsanın ameli, kendisiyle beraber kabre gömülür. Ameli iyiyse sahibine ikram eder, kötüyse onu azaba teslim eder. Salih amel; sahibine enis ve yoldaş olur, onu müjdeler, kabrini ona genişletir, nurlandırır ve onu şiddetlerden, dehşetlerden, azaptan ve vebalden korur. Kötü amel; sahibini ürkütür, korkutur, kabri ona karartır, daraltır, ona azap eder ve onu zorluklara, sıkıntılara, azaba ve vebale teslim eder. (Ruhu’l Beyan: 3/69)
Bu hadis-i şerif, insanın, ameliyle beraber gömüldüğünü haber vermekte ve günahlar ile beraber gömülmememiz hususunda bizleri ikaz etmektedir. Şimdi, hadis-i şerifin ikazına kulak verelim:
قَالَ رَسُولُ اللَّه صلى الله عليه و سلم Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: اِنَّ عَمَلَ اْلاِنْسَانِ Muhakkak ki insanın ameli… Yani dünyada yapmış olduğu işler, يُدْفَنُ مَعَهُ فِى قَبْرِهِ kendisiyle beraber kabre gömülür... Demek, toprak sadece ölünün üzerine değil, amelin de üzerine atılmakta; insan ile beraber ameli de gömülmektedir.
فَاِنْ كَانَ اْلعَمَلُ كَرِيمًا Eğer ameli iyiyse… Yani dünyada Allah’ın emirlerine itaat etmiş ve yasaklarından kaçmışsa; namazını kılmış ve zekâtını vermişse; haccını eda etmiş ve ibadetlerini yerine getirmişse; yani sözün özü, Kur’an’ı ve sünneti hayatına hayat yapmışsa, اَكْرَمَ صَاحِبَهُ o amel, sahibine ikram eder… Evet, bu amel, kendi sahibine ikram ve iyilik edecektir. Birazdan salih amelin, sahibine yaptığı ikramlar gelecektir.
وَ اِنْ كَانَ لَئِيمًا Eğer ameli kötüyse… Yani eğer kişi, ahlak-ı Kur’an ve ahlak-ı Muhammedî (s.a.v.) ile ahlaklanmamışsa; namazını terk etmiş ve zekâtını vermemişse; Allah’ın emirlerini yerine getirmeyip yasaklarını çiğnemişse; sözün özü, Allah’a itaatten uzak bir hayat yaşamışsa, اَسْلَمَهُ ameli onu azaba teslim eder… Evet, kötü ameli onu azaba teslim eder ve bizzat ona azap eder.
Şimdi, salih amelin, sahibine yapacağı ikrama ve kötü amelin, sahibine yaptığı azaba bakalım:
وَ اِنْ كَانَ عَمَلاً صَالِحًا Eğer ameli salih ise… آنَسَ صَاحِبَهُ sahibine enis ve yoldaş olur… Kabrin birçok sıkıntısından bir sıkıntısı da yalnızlık ve kimsesizliktir. Kabrin başına kadar gelen bütün dostları kişiyi kabirde yalnız bırakır, kimsenin gücü onunla dostluğa yetmez, en sevdikleri bile onu terk eder; insan tek başına kabre girer. Ancak kişiyi terk etmeyen ve ona enis ve yoldaş olan bir dostu vardır; ameli!.. Ameli onunla beraberdir, ona arkadaşlık yapar, kabrin yalnızlığından onu kurtarır. Evet, Cenab-ı Hak, kişinin amelini kabirde tecessüm ettirir, onu cisim hâline sokar ve ona arkadaş yapar. İşte bu arkadaşlık, salih amelin, sahibine yaptığı ilk ikramdır.
Peki, salih amelin başka hangi ikramları vardır?
وَ بَشَّرَهُ ve onu müjdeler… Bu, salih amelin ikinci ikramıdır; müjdelemek! Zira insan kabirde akıbetini merak eder, Allah-u Teâlâ’nın kendisine nasıl muamele edeceğinden endişe eder. İşte tam bu hengâmda, salih ameli onu cennet ile müjdeler, ilahi af ile müjdeler, ebedî saadet ile müjdeler ve ulaşacağı diğer nimetler ile müjdeler.
Evet, salih amel, sahibine kabirde hem bir refik ve dost, hem de bir müjdecidir… Peki, salih amel başka nasıl ikram eder?
وَ وَسَّعَ عَلَيْهِ قَبْرَهُ Kabrini ona genişletir… Evet, kabrin darlığı da, yalnızlık ve kişinin akıbetinden endişe etmesi gibi bir derttir ve sıkıntıdır. İşte salih amel, sahibini bu sıkıntıdan da kurtarır, kabri ona gözün görebildiği kadar genişletir; o daracık kabri, ona bir cennet bahçesi yapar.
Peki, salih amelin daha başka ikramı var mıdır? Evet, vardır.
وَ نَوَّرَهُ ve kabri ona nurlandırır… Sahibini kabrin karanlığından kurtarır. Âdeta bir lamba gibi, belki bir güneş gibi, kapkaranlık kabri ona aydınlatır; sahibini o karanlıktan kurtarır. Ve bütün bu ikramlarıyla birlikte:
وَ حَمَاهُ مِنَ الشَّدَائِدِ وَ اْلاَهْوَالِ وَ اْلعَذَابِ وَ الَوَبَالِ ve onu şiddetlerden, dehşetlerden, azaptan ve vebalden korur… Yani akla gelebilecek hangi sıkıntı varsa, hangi dehşet ve azap varsa, salih amel, sahibini o sıkıntı ve azaplardan korur. Âdeta sahibine bir kale olur, hiçbir azap ve sıkıntı o kalenin burçlarını aşıp sahibine ulaşamaz. Âdeta sahibine bir kalkan olur, hiç bir dehşet o kalkanı aşıp sahibine ilişemez.
Kardeşlerim, bu ne büyük bir saadettir; kabirde yoldaş bulmak, onun tarafından müjdelenmek, onun kabrimizi genişletmesi ve aydınlatması ve bizi bütün şiddetlerden, dehşetlerden ve azaplardan koruması… Bu ne büyük bir ikramdır ve ihsandır! Ne mutlu salih amel sahiplerine! Ne mutlu dünyada Allah’a itaat edenlere! Ne mutlu…
Peki, acaba dünyada Allah’a itaat etmeyenlerin ve kötü ameller ile kabre girenlerin akıbeti nasıl olacak? Gelin, şimdi de onların akıbetine bakalım:
وَ اِنْ كَانَ عَمَلاً سَيِّئًاEğer ameli kötü amel ise… Yani dünyada Allah’ı tanımadan bir hayat geçirmiş ve isyan ile ömrünü bitirmişse, فَزَّعَ صَاحِبَهُ ameli sahibini ürkütür… Evet, salih amel, sahibine dostluk yaparken; kötü amel sahibini korkutmaktadır. Acaba amelin, sahibini korkutması nasıl bir şeydir? Kabirde gözünü açan insanın, kendisini korkutacak ameli ile karşılaşması nasıl bir sahnedir? Acaba insanın o andaki pişmanlığını ve korkusunu hayal edebilir misiniz? Acaba insan o anda, o kabirden çıkmak için nelerini vermez ki? Peki, kötü amel sahibine başka ne yapar?
وَ رَوَّعَهُ onu korkutur… Evet, iyi amel, sahibini müjdeliyordu; kötü amel ise sahibini korkutuyor ve onun başına gelecek azaplardan bahsediyor. Onu cehennem ile müjdeliyor, dehşetli bir azabın onu beklediğini haber veriyor, gazab-ı ilahiyenin üzerine olduğunu söylüyor… Ya Rab! Bu nasıl bir sahnedir, ameli tarafından korkutulmak ve cehennem ile tehdit edilmek! Sadece korkutmakla da kalmaz;
وَ اَظْلَمَ عَلَيْهِ قَبْرَهُ kabri ona karartır… Evet, salih amel, kabri sahibine nurlandırırken; kötü amel, kabri sahibine karartmaktadır. Acaba, zaten zifiri karanlık olan kabir, bir de kötü amel tarafından karartıldığında hâl nice olur! Kişi bu karanlığın dehşetine nasıl dayanır?
Kötü amelin yapacakları bitti mi? Hayır!
وَ ضَيَّقَهُ kabri onu daraltır… Kişinin kemikleri birbirine geçinceye kadar kabri sıkar, nihayet kaburga kemikleri birbirine girer… Ya Rab! Bu nasıl dehşettir, bu nasıl bir hâldir! Kabrin duvarlarının üzerimize kapandığı anda, senden başka kim var ki bizi kurtarsın? Senden başka kim var ki bize imdat etsin? Senden başka kim var ki kötü amelimizin arkadaşlığından bizi kurtarsın?
Kötü amel bununla da kalmaz;
وَ عَذَّبَهُ ona azap eder… وَ خَلَّى بَيْنَهُ وَ بَيْنَ الشَّدَائِدِ وَ اْلاَهْوَالِ وَ اْلعَذَابِ وَ الَوَبَالِ ve onu zorluklara, sıkıntılara, azaba ve vebale teslim eder… Bildiğimiz ve bilmediğimiz, aklımıza gelen ve gelmeyen ne kadar zorluk, sıkıntı ve azap varsa, kötü amel, sahibini onlara teslim eder ve bizzat kendisi de sahibine azap eder.
Acaba, dünyada kötü ameli kendilerine arkadaş yapmış insanlar hiç düşünüyorlar mı ki akıbetleri nasıl olacak? Acaba, Peygamberimiz (s.a.v.)’in verdiği bu haberden hiç ürkmüyorlar mı, uykuları ve rahatları kaçmıyor mu? Yoksa hâlâ kötü amelin arkadaşlığından vazgeçmeyecekler mi?
Dilerseniz hadis-i şerif sohbetimizi bir dua ile toparlayalım: Ya Rab! Bize dünyada salih amelin arkadaşlığını nasip et ki o, kabirde de bizim enisimiz ve yoldaşımız olsun! Bizi müjdelesin, kabrimizi aydınlatsın, genişletsin ve bizi her türlü sıkıntı ve dehşetten muhafaza etsin! Ya Rab, bu dünyada bizi kötü amelin arkadaşlığından muhafaza eyle ki, o kötü amel kabirde de bize yoldaş olmasın. Bizi korkutmasın, bizi ürkütmesin, kabri bize karartmasın, sıkmasın, bize azap etmesin ve bizi her tülü azaba, şiddete ve zorluğa teslim etmesin. Âmin, Âmin, Âmin!
yA cok tesekkur ederım bu bnm ödevmdı benı aydınlattıgınız ıcın cok sagolunn