Bediüzzaman Hz.lerinin Namaz Hakkında 2.İkazı
Ey lezzete düşkün nefsim! Acaba, her gün her gün ekmek yersin, su içersin, havayı teneffüs edersin; sana bunlar usanç veriyor mu?
Elbette vermiyor; çünkü ihtiyaç tekrar ettiğinden, usanç değil; belki lezzet alıyorsun. Evet, insan her gün yemek yer, bıkmaz; her gün su içer, bıkmaz; her saniye havayı teneffüs eder, yine bıkmaz. Herhalde bugüne kadar, yemekten, içmekten ve teneffüs etmekten bıkmış birisini görmemişsinizdir. Bunun sebebi, insanın cisminin ve bedeninin bunlara muhtaç olmasıdır. İhtiyaç tekrar ettiği için, usanmak şöyle dursun; insan bunlardan lezzet alır.
Acaba sadece maddi bedenin ve cismin mi ihtiyacı vardır? İnsanın kalbinin, ruhunun, aklının ve duygularının hiçbir ihtiyacı yok mudur? Elbette onların da ihtiyacı vardır ve onların ihtiyacı başta namaz olarak ibadet ve duadır.
Öyle ise ey nefsim, şu bedenimde senin arkadaşların olan kalbimin gıdası ve ruhumun ab-ı hayatı ve Rabbanî duygumun hoş ve latif havası olan namazın dahi seni usandırmaması gerekir.
Evet, insanın kalbi ki, nihayetsiz üzüntülere ve elemlere maruz; nihayetsiz lezzetlere ve emellere düşkün olup, şu âlemi kuşatabilecek bir muhabbet ile doludur. Elbette böyle bir kalbin gıdası ve kuvveti, her şeye gücü yeten bir Rahim-i Kerim’in kapısını namaz ve dua ile çalmakla elde edilebilir.
Ey nefsim! Şimdi söyle: Allah’tan başka kim var ki, böyle bir kalbi tatmin edebilsin, onu teskin edebilsin ve kalp ona bağlansın da elemlerden kurtulup, emellerine nail olabilsin?
Hem insanın ruhu ki, şu fani dünyadan, ayrılık feryadını kopararak hızlı bir şekilde ayrılıyor. Ayrıca insan tüm varlıklarla da alakadardır. Elbette böyle bir ruhun ab-ı hayatı, her şeye bedel olan Baki bir sevgilinin rahmet çeşmesine namaz ile teveccüh etmekle içilebilir.
Ey nefsim! Şimdi söyle: Ruhun, ayrılıktan ve firaktan gelen bu feryadını Allah’tan başka kim dindirebilir? Kim ona bir sığınak ve kurtarıcı olabilir? Kim ona bir teselli verip, onu teskin edebilir? Allah’tan başkası var mıdır?..
Hem öyle bir Rabbanî duygu ki, yaratılışı itibariyle sadece ebediyeti ister ve ebed için yaratılmıştır ve ezeli ve ebedi bir zatın aynasıdır. Elbette böyle bir Rabbanî duygu, şu üzüntülü, ezici ve sıkıntılı; geçici ve boğucu olan dünya halleri içinde, teneffüse pek çok muhtaçtır ve ancak namazın penceresiyle nefes alabilir.
Şimdi ey namaz kılmayan insan! Söyle bakalım: Allah’tan başka hiçbir şey ile tatmin olmayan bu Rabbanî duygunu ne ile tatmin edeceksin? Onu ne ile teskin edecek ve ne ile ona teneffüs ettireceksiniz?
Bu dünyada hangi şey vardır ki, insanın kalbini, ruhunu ve Rabbanî duygusunu tatmin edebilsin ve bunlar onunla doysun ve mutmain olsun? Allah ve O’nun zikrinden başka hiçbir şey yoktur!..