7- Resulün vazifesi beyan iken bu beyana tahammül edemeyenler.
Abdurrahman Bahadır
Sünneti devre dışı bırakarak Kur`an-ı Kerim ile amel etmek mümkün müdür? Elbette mümkün değildir. Zira Kur`an-ı Kerim hükümlerinin birçoğu mücmel yani kapalı ve genel hükümlerdir. Onda ayrıntılı olarak zikredilen hükümler çok azdır.
Mesela Allah namazı ikame edin yani dosdoğru kılın der. Ama namazın şekil, sayı, rekât, vakitler ve nasıl kılınacağı Kur`an-ı Kerim’de yer almamaktadır. Haydi sünneti kabul etmeden namazı kılın bakalım. Nasıl kılacaksınız. Yine bunlar gibi zekât, oruç, hac ibadetleri için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Bu tafsilatı yapılmamış hükümlerin tafsilat ve açılımlarında, Allah (c.c) şu ayetiyle peygamberini merci göstermektedir:
Nahl suresi 44. ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ Biz sana Zikri -yani Kur’an’ı- indirdik ki
لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ kendilerine indirileni insanlara açıklayasın!
وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Belki onlar da düşünürler. Şimdi bu kimseleri düşünmeye davet ediyoruz.
Ayet-i kerimenin başında rabbimiz ne buyurdu? Biz sana Zikri -yani Kur’an’ı- indirdik. Ayetin devamında, Kur’an’ın Peygamberimize indirilmesindeki bir hikmet zikredilir. Bu hikmet aynı zamanda, Peygamberimiz (asm)’ın bir vazifesidir. Bu vazife, Kendilerine indirileni insanlara açıklamaktır! Yani vazife; nedir? Kur’an’ı izah etmek, ayetlerini açıklamak ve beyan etmektir. Evet, ayet-i kerime şöyle demiyor: Biz Kur’an’ı indirdik, insanlar nasıl isterse öyle anlasın. Ayet böyle demiyor, şöyle diyor: “Habibim Kur’an’ı sen açıklayacaksın. Ayetleri açıklama vazifesi senindir. İnsanlar da senin açıklamana göre ayetleri anlayacaklar. Yoksa ayetlere kafalarına göre mana vermeyecekler. Senin izahını esas yapacaklar.” İşte ayet bunu bize ders veriyor.
Maalesef bu sözde Kuran Müslümanları bu ayet karşısındaki çaresiz kalmış ve her zaman yaptıkları şeyi yine yaparak çareyi ayetin kelimeleri ve manasında oynamakta bulmuştur. Ayette geçen tübeyyine linnas insanlara açıkla, beyan et demek iken bu kulaklar şu sözleri duydu. Bu hadsizlerden bir tanesi çıkıp dedi ki Burada aslında tübelliğe linnas insanlara tebliğ et demek istenmiştir diyerek ayeti tahrif etme alçaklığını gösterdi. Yani Kur’anı Peygamber s.a.v açıklayamazmış. Ee Allah açıkla diyor. tübeyyine linnas insanlara açıkla, beyan et diyor. Ama işlerine gelmiyor tabiki. İşin garabeti ise bu sözü söyleyenlerin kuranı açıklama adına onlarca kitap yazmalarıdır. Madem o açıklayamaz sen niye açıklama yapıyorsun. Açıklama bile değil tahrif yapıyorsun. Peygambere söz hakkı tanımayan ve açıklayamaz diyenler yzdıkları onca kitap ile kendileriyle de çelişmektedirler.
Evet, Allah, resülüne kendilerine indirileni insanlara açıkla derken. Resulünün açıklamalarına tahammül edemeyen bu karanlık zihniyetin ne yapmak istediği çok açıktır. Akıllarınca Resûlullah’ı devreden çıkaracaklar. İslâm âlimlerinin Kur’an’ın tefsiri olarak kabul ettiği “Sünnet”i güya bu şekilde hallettikten sonra sıra ikinci adıma, yani Kur’an’a gelecekti. Kur’an’ı rahatça keyiflerine göre biçimlendirebileceklerdi. Şimdi bunu da devreye sokmuşlar ve ayetleri kendi hevalarına göre yorumlamaktadırlar. Amma Kuranın bunlar gibi onlarca ayeti onların bu bâtıl fikir ve itikâtlarına set çekmekte ve bu hadis inkârcılarına umduklarını vermemektedir