4. Delil: Sebe suresi 23. Ayet
Şefaatin hak olduğuna dair göstereceğimiz Dördüncü Kur’an Delili, Sebe suresinin 23. ayet-i kerimesidir. Bu ayet-i kerimede şöyle buyrulur:
أَستعيذ بالله ، وَلاَ تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ عِنْدَهُ O’nun yani Allah’ın katında şefaat fayda vermez إِلاَّ لِمَنْ ancak o kimse müstesna ki أَذِنَ لَهُ Allah ona izin verdi.
Manaya bir daha dikkat kesilelim: Allah’ın izin verdiği kimse müstesna, O’nun huzurunda şefaat fayda vermez. (Sebe’, 34/23)
Şimdi, bu ayet-i kerime üzerinde biraz tahlil yapalım.
Ayet-i kerimenin başında وَلاَ تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ عِنْدَهُ O’nun yani Allah’ın katında şefaat fayda vermez buyrulmuş, daha sonra إِلاَّ لِمَنْ o kimse müstesna denilerek, şefaatin fayda vermeyeceği hükmünden bir kısım insanlar müstesna kılınmıştır.
“Allah’ın kendisine izin verdiği müstesna” ayeti iki manaya gelebilir. Birinci Mana şudur: Şefaati ancak kendisine izin verilenler edebilir. Bu durumda ayetin manası şöyle olur:
“O’nun katında, kendisine izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda vermez.” Bu ihtimale göre, putlardan şefaat uman müşriklere bir reddiye vardır ve onlara şöyle denilmek istenmiştir: Şefaati ancak Allah’ın izin verdikleri yapabilir. Allah ise putlara ve taptığınız diğer batıl mabutlara şefaat izni vermemiştir. Dolayısıyla onlardan şefaat beklemeniz beyhudedir.
İkinci manaya göre ise, kendisine izin verilen, şefaat eden değil; şefaat edilendir. Bu durumda mana şöyle olur: “O’nun katında, kendisine izin verdiği kimselerden başkasına şefaat fayda vermez.” Demek, şefaatten faydalanmak da Allah’ın iznine bağlıdır.
Şimdi iki farklı manayı yan yana görüp farkı daha iyi kavrayalım.
Birinci Mana: “Kendisine izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda vermez.”
İkinci Mana: ” Kendisine izin verdiği kimselerden başkasına şefaat fayda vermez.”
Demek, Allah’ın izni olmadan kimse şefaat edemez ve kimseye de şefaat fayda vermez.
Şefaat etme hakkı da şefaate nail olma da ancak Allah’ın izniyledir. Rabbimizin izni olmadan kimse şefaat edemez ve kimseye şefaat fayda vermez. O halde şimdi ayete dayanarak soralım:
Kimin şefaati fayda verebilir? Allah’ın izni verdiği kişinin… Peki kime fayda verebilir? Allah’ın izin verdiğine.
Bakın, ayetin açık beyanıyla: Allah’ın izin verdikleri şefaat edebilecek ve yine izin verilenler bu şefaatten faydalanacaktır. Şimdi, şefaati inkar edenlere bazı sorular soralım.
Ayet-i kerimede, iki manayı da esas aldığımızda, Allah’ın izin verdiği kimselerin şefaatinin fayda vereceği ve yine kendisi için izin verilenlerin bu şefaatten faydalanacağı açıkça beyan edilmiştir. Demek şefaat etmek de şefaatten faydalanmak da haktır ve bunlar Allah’ın iznine bağlıdır.
Şimdi şefaati inkar edenlere soruyoruz:
– Sizler bu ayet-i kerime hakkında ne diyorsunuz? Ayet apaçık bir şekilde, şefaati Allah’ın iznine bağlarken, sizler nasıl oluyor da bu ayete gözlerinizi kapıyorsunuz?
– Şefaat hak olmasaydı, “Allah’ın izin verdiği kimseler müstesna.” denilerek istisna yapılır mıydı?
– Bu ayetten, bir kısım kulların Allah’ın izniyle şefaat edebileceğini ve yine bir kısmın şefaate nail olabileceğini anlamak için allame mi olmak lazım? Azıcık aklı olan, bu ayetten şefaatin hak olduğunu, ve Allah’ın izniyle gerçekleşeceğini anlamaz mı?
Bilmiyorum, aklınız mı yok, kalbiniz mi ölmüş, insafınız mı çürümüş yoksa bu dini bozmaya mı çalışıyorsunuz?..
Ben size ne diyeyim, size nasihat tesir eder mi ki? Lakin Allah’tan ümit kesilmez. Ben yine de sizler için Rabbimden hidayet diliyorum, Rabbim sizlere bu yolu kolaylaştırsın.
Sevgili kardeşlerim, şefaatin hak olduğuna dair Dördüncü Kur’an Delilimizi bu hatimeyle sonlandıralım ve şimdi Kur’an’dan Beşinci Delilimize geçelim…