Mucize Haktır

2. Bölüm: Mucize verilmesinin sebebi ve mucizeye olan ihtiyaç

Peygamberlere mucize verilmesinin birçok sebebi ve hikmeti vardır. Bu sebeplerinden birincisi, peygamberin o mucizeyle insanlara karşı peygamberliğini ispat etmesidir. Bu sebebi, Kur’an’ın şu ayetleriyle tahlil edelim:

A’raf suresi 104. ayette şöyle buyrulur:

 وَقَالَ مُوسَى Musa dedi ki  يَا فِرْعَوْنُ إِنِّي رَسُولٌ مِنْ  رَبِّ الْعَالَمِينَ Ey Firavun! Ben alemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim…

Hz. Musa böyle dedi. Peki, Firavun cevaben ne dedi? Dedi ki:

إِنْ كُنْتَ جِئْتَ بِآيَةٍ فَأْتِ بِهَا إِنْ كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ  Eğer sen doğruyu söyleyenlerdensen, bir mucize getirdiysen onu getir.

Gördüğünüz gibi, Hz. Musa peygamber olduğunu söylemekte, buna karşı Firavun, Hz. Musa’dan mucize istemektedir. Allah Teâlâ da asasının yılan olması ve yed-i beyza gibi mucizeleri Hz. Musa’ya vermiştir.

İşte peygamberlere mucize verilmesinin bir sebebi budur: Gönderildiği kavme ve o kavmin ileri gelenlerine Allah’ın peygamberi olduğunu ispat etmek.

Şimdi de başka bir ayet-i kerimeye bakalım. Şuara suresi 150. ayetin beyanıyla, Hz. Salih kavmine şöyle der:

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ  Allah’tan korkun ve bana itaat edin  وَلاَ تُطِيعُوا أَمْرَ الْمُسْرِفِينَ  İsraf edenlerin emrine uymayın.

Hz. Salih bu sözleriyle, kavmini hidayete davet eder. Peki, kavmi ne cevap verir? Kavmi der ki:

 مَا أَنْتَ إِلاَّ بَشَرٌ مِثْلُنَا Sen ancak bizim gibi bir beşersin.   فَأْتِ بِآيَةٍ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ Eğer doğruyu söyleyenlerdensen, haydi bize bir mucize getir.

Gördüğünüz gibi, bu ayet-i kerimede de Hz. Salih’in kavmi, Hz. Salih’ten mucize istemektedir. Buna karşı Allah Teâlâ da Hz. Salih’e dişi bir deveyi mucize olarak vermiştir.

 İşte mucizeye olan ihtiyaç buradan kaynaklanmaktadır:

Her ümmet, peygamberinden muhakkak mucize göstermesini istemiş; onların bu isteklerine karşı da Allah Teâlâ peygamberlerine mucizeler vermiştir. Mucizeler, Allah Teâlâ’nın, peygamberinin sözünü tasdik etmesi ve: “Bu benim peygamberimdir. İşte bakın, onun için âdetimi değiştiriyorum. Öyleyse ona iman edin.” demesidir.

Şimdi de başka bir ayet-i kerimeye bakalım. Maide suresi 112. ayette şöyle buyrulmuştur:

إِذْ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ Bir vakit Havariler dediler ki    يَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ Ey Meryem oğlu İsa  هَلْ يَسْتَطِيعُ رَبُّكَ أَن يُنَزِّلَ عَلَيْنَا مَآئِدَةً مِنَ السَّمَاء  Rabbinin bize gökten bir sofra indirmeye gücü yeter mi?   نُرِيدُ أَن نَأْكُلَ مِنْهَا biz ondan yemek istiyoruz  وَتَطْمَئِنَّ قُلُوبُنَا  ve kalplerimizin mutmain olmasını istiyoruz   وَنَعْلَمَ أَن قَدْ صَدَقْتَنَا ve senin bize doğru söylediğini bilmek istiyoruz…

Bu ayet-i kerimelerde de aynı şeyden bahsedilmektedir. Hz. İsa’nın havârileri, Hz. İsa’dan mucize olarak gökten bir sofra indirmesini istemektedir. Bunun sebebi de kalplerinin mutmain olması ve Hz. İsa’nın peygamber olduğunu yakinen bilmek istemeleridir.

Hz. Musa’nın kavmi, Hz. Salih’in kavmi ve Hz. İsa’nın havârileri gibi, bütün diğer peygamberlerin kavimleri de kendi peygamberlerinden mucizeler istemişler ve iman etmelerine mucize getirmelerini şart koşmuşlardır. İşte mucizeye ihtiyaç buradan gelmektedir…

Öyle ya, kişi, her “Peygamberim” diyene iman mı edecek?.. Ondan bir nişan ya da mucize istemeyecek mi? Siz o asırlarda yaşasaydınız, “Ben Allah’ın peygamberiyim.” diyen birisine, mucize istemeksizin iman eder miydiniz? Elbette etmez ve ondan mucize göstermesini isterdiniz.

Demek, peygamberlere mucize verilmesinin birinci sebebi, ümmetlerinin, peygamberlerinden mucize istemesi ve iman etmelerine gerekçe olarak mucizeyi şart koşmalarıdır.

Peygambere mucize verilmesinin bir başka sebebi de insanların mahşer günü Allah’ın aleyhinde delil getirmemeleri içindir. Şöyle ki:

Mahşer günü Cenab-ı Hak insanlara: “Niçin bana iman etmediniz?” dediğinde, İnsanların: “Ya Rab, sen bize peygamberlerini ve elçilerini göndermedin. Eğer elçilerini gönderip bize kendini bildirseydin biz sana iman ederdik.”dememeleri için Cenab-ı Hak insanlara peygamberler göndermiştir.

Bu mana Kur’an’ın birçok ayetinde geçmektedir. Mesela Nisa suresi 165. ayette şöyle buyrulmuştur:

رُسُلاً مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ  Peygamberleri müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdik   لِئَلاَّ يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَى اللَّهِ حُجَّةٌ بَعْدَ الرُّسُلِPeygamberlerden sonra insanların Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın diye…

 

Yine Maide suresi 19. ayette mealen şöyle buyrulmuştur:

 Ey kitap ehli! Peygamberlerin arasının kesildiği bir sırada size Resulümüz geldi. (Gerçekleri) size açıklıyor ki,  أَنْ تَقُولُوا مَا جَاءَنَا مِن بَشِيرٍ وَلاَ نَذِيرٍ (Yarın kıyamet günü) “Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi.” demeyiniz.  فَقَدْ جَاءكُم بَشِيرٌ وَنَذِيرٌ  Şüphesiz size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir.

Bu manayı ifade eden daha birçok ayet-i kerime vardır. Demek, peygamberlerin gönderilmesinin bir sebebi, insanların hesap günü, “Peygamber gelmedi, eğer peygamber gelseydi iman ederdik.” mazeretini öne sürmemeleri içindir.

O halde şimdi, mucizelere olan ihtiyaç sadedinde şunu soruyoruz:

Eğer peygamberlere mucizeler verilmeseydi, ahirette mazeret ileri sürülmemesi için peygamberlerin gönderilmesinin bir hikmeti kalır mıydı? Yani bir insan şöyle dese: “Ya Rab, eğer sen peygamber gönderseydin ben seni tanır ve sana iman ederdim.” Allah Teâlâ’da buna cevap olarak dese ki: “Ben sana peygamber gönderdim ve kendimi tanıttım.” Sonra o kişi şöyle dese: “Ya Rabbi, ben ona inanmak istedim, hatta ondan mucize getirmesini istedim, ama o mucize getiremeyince ben de doğru mu söylüyor, yoksa yalan mı söylüyor diye karar veremedim ve şu kısa aklımla dedim ki: ‘Eğer bu peygamber olsaydı Allah ona mucizeler verirdi. Mucize getiremediğine göre bu peygamber değildir.” Ya Rabbi, mucizesi olmazsa doğru mu yalan mı söylediğini nasıl anlayabilirdim?”

İşte insanın bu mazeretinin kalmaması için, peygamberlere mucizeler verilmiş olmalıdır ve verilmiştir. Yoksa peygamber gönderilmesinin ikinci hikmeti kaybolur ve hesap günü insanlar Allah’ın aleyhinde delil getirirler. Nasıl ki Allah Teâlâ, aleyhinde insanlar delil getirmesin, yani “Biz bilmiyorduk, peygamber gelseydi iman ederdik.” demesinler diye peygamberleri göndermiştir. Aynen öyle de “Ya Rabbi, peygamber olduğunu nasıl bilebilirdik, mucizesi yoktu ki.” demesinler diye de peygamberlere mucizeler vermiştir.

Şimdi bu başlığı neticeye bağlayalım:

Mucize gönderilmesinin sebebini ve mucizeye olan ihtiyacı iki maddeyle izah ettik:

 1. İnsanların iman etmek için mucize istemeleri ve “Eğer Allah’ın peygamberiysen mucize getir.” demeleri.

2. Hesap günü insanların Allah Teala’ya mazeret sunmaması için peygamberlere mucize verilmesinin gereği…

Şimdi bu iki sebebi Peygamberimiz (asm) hakkında düşünelim ve “Peygamberimiz mucize getirmemiştir.” diyen Mustafa İslamoğu’na, Mehmet Okuyan’a, Abdülaziz Bayındır’a, Caner Taslaman’a ve diğerlerine şu soruları soralım:

1. Peygamberimiz (asm) insanlara: “Ben Allah’ın peygamberiyim, bana iman edin.” dediğinde insanlar ondan mucize istemediler mi? Kur’an’ın ayetleriyle gördük ki, bütün ümmetler peygamberlerinden mucize istemişler. Bütün ümmetler peygamberlerinden mucize isterken, o asrın insanına ne oldu da Peygamberimiz’den mucize istemediler?

2. Peki, mucize olmaksızın, Peygamberimizin doğru mu, -haşa- yalan mı söylediğine ne ile hükmettiler?

3. Cenab-ı Hak diğer peygamberlere mucizeler verip onları kavimlerine karşı kuvvetlendirirken ve mucizelerle onları tasdik ederken, niçin Peygamberimize mucize vermeyerek onu yalnız bıraktı ve onu, mucizenin lisan-ı haliyle niçin tasdik etmedi?

4. Yarın hesap günü Ebu Cehiller, Ebu Lehebler ve diğer kâfirler: “Ya Rabbi! Evet, Muhammed kulun peygamber olduğunu söyledi, ama bize mucize getirmedi ki. Sen her peygamberine mucizeler verip onların peygamberliğini tasdik etmiştin. Biz zannettik ki, eğer Muhammed kulun peygamber olsaydı ona da mucize verirdin. Ya Rabbi mucizen olmadan onun doğru mu, yalan mı söylediğine ne ile hükmedelim?” dediklerinde Allah Teâlâ onlara ne cevap verecek?

5. Cenab-ı Hak, diğer peygamberlerin ümmetlerine acıyor, merhamet ediyor ve onların imanlarını kolaylaştırmak için onların peygamberlerine mucizeler veriyor da niçin Peygamberimizin ümmetine aynı muameleyi yapmıyor? Onlara acıyıp merhamet etmiyor mu? Niçin onlara imanı kolaylaştıracak olan mucizeleri peygamberimize vermiyor?

6. Kur’an ayetlerinden anlıyoruz ki, peygamberlere mucize vermek ve bu mucizelerle onların peygamberliğini tasdik etmek Allah’ın bir adetidir ve her peygambere mutlaka mucizeler verilmiştir. Acaba Allah Teâlâ diğer peygamberlere verdiğini bizim peygamberimize niçin vermiyor? Peygamberimiz -hâşâ- onlardan daha mı aşağıda? Allah’ın âdetini değiştirmesinin sebebi ve hikmeti nedir?

7. Bir kavmin, mucize göstermeksizin sadece “Ben Allah’ın peygamberiyim.” diyen birisine iman etmesi mümkün müdür? Eğer mümkün değilse -ki değildir- Peygamber Efendimiz (asm)’e mucize verilmemesi, o asrın insanından mümkün olmayan bir şeyin istenmesi anlamına gelmez mi? Bu da Allah’ın rahmeti ve adaletiyle nasıl barışır?

8. Mucize göstermeyen bir beşerin, Allah’ın peygamberi olup olmadığına ne ile hükmedeceğiz?

Daha bunlar gibi çok soru sorabiliriz. Lakin sözü daha fazla uzatmaya gerek duymuyoruz. Zaten şu anda sadece mukaddeme yapıyoruz. “Hz. Peygamber mucize getirmemiştir, Kur’an’da mucizesi zikredilmemiştir.” diyenlere asıl cevabımızı üçüncü başlıkta vericez.

Bu bahiste, aklın ve mantığın mucizeyi kabul ettiği, hatta bir zorunluluk olarak gördüğünü ispat ettik. Bir sonraki derste, “Peygamberlere mucize vermek Allah Teâlâ için caiz midir ve Allah’ın bir âdeti midir?” bahsini işlicez. O derste görüşünceye kadar Allah’a emanet olunuz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu