Hadis İnkarcılığı

2- Allah’ı sevenler Resulüne tâbî olmalı (Hadis İnkarcılığı)

Abdurrahman Bahadır

Hadis inkârcıları: “Biz Kur’an’a uyarız. Kur’an bize yeter.” diyorlar. Sünnet düşmanlığını “Kur’ân Müslümanlığı ve Kur’an bize yeter” zırhıyla gizleyen hareketin mümessillerinin Kur’ân’a ne kadar yabancı olduğunu adeta tescilleyen bir ayete bakacağız.

Âli İmran suresi 31. ayetinde Rabbimiz şöyle buyurmuştur;

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ

De ki: Eğer siz Allah’ı seviyorsanız

فَاتَّبِعُون۪ي

bana tabi olun.

يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ

Allah da sizi sever ve günahlarınızı affeder.”  Ayeti kerime de Rabbimiz ne dedi? Eğer Allah’ı seviyorsanız… İşte bu beyanla, Allah’ı sevme iddiasında bulunanlar, sevgilerini ispata davet edilmiştir. Peki, nasıl ispat edecekler? Allah’ı sevmenin alameti nedir? Allah’ı sevenler ne yaparlar? Ayetin devamı sorumuza cevap veriyor: Allah’ı sevmenin alameti Peygamberimize tabi olmaktır. Kim Allah’ı seviyorsa ne yapacakmış Peygamberimiz (s.a.v.)’e tabi olacak. Ayetin açık beyanıyla: Kim Peygamberimiz (s.a.v.)’e  tabi olursa Allah’ı seviyordur. Kim tabi olmaz, sünnetini ve hadislerini inkâr ederse o, Allah’ı sevmiyordur. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Öyle ben Allahı seviyorum demekle olmuyormuş. Her şeyin bir alameti olduğu gibi, Allah’ı sevmenin de bir alameti vardır. Bu alamet de Peygamber Efendimize tabi olmaktır. Peki, Peygamberimize tabi olursak ne kazanırız? Ayetin devamı sorumuza cevap verir: –Eğer Peygamberimize tabi olursak– Allah da bizi sever ve günahlarımızı affeder. O halde, Peygamberimize tabi olmak, Allah’ı sevmenin alameti olduğu gibi, Allah tarafından sevilmenin ve Allah’ın affına mazhar olmanın da vesilesidir.

Şimdi Allah beni seven resulüme tabi olacak derken; “Biz Kur’an’a uyarız. Kur’an bize yeter.” Diyerek Sünnetsiz bir İslâm, Peygambersiz bir din oluşturmaya çalışanlar ya bu Kur’ân-ı Kerimi okumamakta. Ya okumakta lakin anlamamakta. Ya da anlamakta fakat manayı tahrif etmeye çalışmaktadırlar.

Âli İmran suresinin 31. Ayet-i kerimesi: Allah’ı seviyorsanız Allah’ın peygamberine tabi olun derken. Kendilerini sözde kuran Müslümanları olarak tanıtan bu güruh : “Biz Peygambere tabi olmayız, hadislerini kabul etmeyiz, sünnetine uymayız.” Demektedirler.

Kur’an bize, “Allah’ı seviyorsanız Kur’an’a tabi olun.” Değil Zaten kurana tabiyiz; Ayet çok açık bir şekilde Resulullah’a tabi olun diyor. Çünkü İslam, sadece Kur’an’dan ibaret değildir. Resulullah’ın sünneti de dinin bir kaynağıdır ve bu sünnete tabi olmak Kur’an’ın emridir. Kur’an’ın hangi emri nasıl yerine getirilecek, hangi nehiyden nasıl içtinap edilecekse, Efendimiz bunu bizzat yaşayarak göstermiştir. Hiç şüphesiz o, Kur’an’ı en iyi anlayan efendimiz s.a.v. değil midir? Ve kuranı en mükemmel şekilde hayata geçirip tatbikat sahasına koyan yine o değil midir? Yani Efendimiz s.a.v, aslında Kur’an’ın canlı bir tefsiri ve yaşayan bir İslâm’dır. Peygamber efendimiz (s.a.v.)’in   sözlerini reddedenler. Ve sıkılmadan, utanmadan kurana tabi olduklarını iddia edenler Resule tabi olun ayetinin neresini anlamamaktadırlar.

Şimdi bu ayetin karşısında söz bulamayınca hemen tevile başlayıp resule tabi olmaktan maksat Kurandır demektedirler.Yav eğer Mana Kur’an’a tabi olun olsaydı: Allah “Resûlümün getirdiği âyetleri alın, onun şahsî açıklamalarını bırakın” demez miydi?. Veya beni seven kurana tabi olsun demez miydi? Ama öyle değil de, mutlak bir ifadeyle emrederek: “Resûlullah’a tabi olun!” buyurmuştur. Allah; beni seven benim resulüme tabi olsun derken. Resule tabi olmayı sırf onun sünnetini inkar etmek için kurana tabi olmaktır diyerek çevirenler ve bunu da kuran bize yeter maskesi altında icra edenler haşa Allaha dini mi öğretmeye çalışmaktadırlar.

Kardeşlerim çok net bir şekilde söylüyorum ki, bu kimseler Allah’ı sevmemektedirler! Çünkü Kur’an diyor ki: Eğer sevselerdi Allah’ın Resulüne tabi olurlardı. Madem bu kimseler sünnete ve hadislere tabi değillerdir, O halde Kur’an’ın açık beyanıyla, Allah’ı sevmemektedirler. Ve yine çok açık bir şekilde ifade ediyorum ki Allah da bu kimseleri sevmez! Çünkü Allah, ayet-i kerimenin açık beyanıyla, sevgisini, resulüne tabi olma şartına bağlamıştır. Ve affını da bu şarta bağlamıştır. Nedir o şart? Resulullah s.a.v. e tabi olmaktır…Şimdi soruyorum!

Resule tabi olmadıkları zaman Kurana tabi olduklarını zanneden bu güruh gerçekten Kurana tabi midir?

Kuran Müslümanlığı; Kuran; “Allah’ı seviyorsanız Peygambere tabi olun” derken Peygamberi aradan çıkartmak mıdır?

Kuran Müslümanlığı; hadisler etrafında şüpheler oluşturarak Peygamber efendimizi itibarsızlaştırılmasına yönelik bir gayretin içine girmek midir?

Kuran Müslümanlığı Allah Rasûlü’nün masumiyetini inkâr edip, haşa O’nun günahkâr biri olabileceğini ve bu yüzden kendisine itaatin şart olmayacağını söylemek midir?

Kuran Müslümanlığı Peygambersiz bir İslâm’ın önü açıp, mucizelerin inkârıyla da risalete şehadet eden ilahi tasdikleri iptal etmek midir?

Yoksa kendi kısır yorumlarıyla altını doldurarak tahrif ettiği ayetlere, insanları inandırma çabası mıdır? Bu şekilde binlerce din versiyonu çıkartıp ilahi nuru ağızlarıyla söndürme gayreti midir?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu