Hadis inkarcıları: “Biz Kur’an’a uyarız. Kur’an bize yeter.” diyorlar. Biz de onlara diyoruz ki: Madem siz Kur’an’a uyuyorsunuz, o halde Nisa suresi 65. ayetin emrine de uymalısınız. Bu ayet-i kerimede Rabbimiz şöyle buyurmuştur:فَلاَ وَرَبِّكَ Hayır! Rabbine yemin olsun ki لاَ يُؤْمِنُونَ onlar iman etmiş olmazlar حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin etmedikçe ثُمَّ لاَ يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ sonra senin verdiğin hükümden dolayı gönüllerinde hiçbir sıkıntı duymadıkça وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا ve tam bir teslimiyetle teslim olmadıkçaManaya bir daha dikkat kesilelim:“Hayır! Rabbine yemin olsun ki, onlar aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin etmedikçe, sonra senin verdiğin hükümden dolayı gönüllerinde hiçbir sıkıntı duymadıkça ve tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.”Şimdi bu ayet-i kerime üzerinde biraz tahlil yapalım:Ayeti kerimenin başında şöyle buyrulmuş: فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ Hayır! Rabbine yemin olsun ki onlar iman etmiş olmazlar! Bu ifadeyle, mümin olduğunu iddia eden kişinin, bir işi yapmadıkça imanının tamam olmayacağı beyan buyrulmuş. Ve bundan sonra, imanın şartı olarak üç şey zikredilmiş. Birincisi: حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ Aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin etmedikçe!.. İmanımızın kabulünün birinci şartı budur. Aramızda çekiştiğimiz bir meselede Peygamber Efendimiz (asm)’ı hakem tayin edeceğiz. Bu ifadeden anlıyoruz ki, aramızda çekiştiğimiz mesele Kur’an’da açıkça beyan edilmemiştir. Zira açıkça beyan edilseydi, aramızda bir çekişme olmazdı.O halde eğer biz mümin isek ve imanımız varsa; Kur’an’da açıkça hükmü beyan edilmeyen ve aramızda tartışma konusu olan şeylerde, kafamıza göre hükmetmeyip, Peygamber Efendimiz (asm)’i hakem tayin edicez. Peygamber Efendimiz (asm)’i hakem tayin etmek, meseleyi Efendimizin hadislerine ve sünnetine götürmektir. Demek bir kimse, çekiştiği meseleyi Peygamberimizin sünnetine götürmüyorsa, Kur’an’ın ifadesiyle, o iman etmemiştir. İmanın birinci şartını öğrendik: Çekiştiğimiz meseleyi Peygamberimize götürmek!İmanın ikinci şartı, ayetin devamında beyan edilir: ثُمَّ لاَ يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ Sonra senin verdiğin hükümden dolayı gönüllerinde hiçbir sıkıntı duymadıkça…Demek, sadece meseleyi Peygamberimiz (asm)’e götürmek yeterli değildir. Ayrıca, Efendimizin hükmünü kabul etmek gerekir. Öyle bir kabul lazımdır ki, gönülde en küçük bir sıkıntı olmayacak. Yani kişi, “Bu mesele keşke şöyle olsaydı, böyle olsaydı.” gibi düşünmeyecek. Peygamberimiz (asm)’in o meseldeki hükmünü öğrenir öğrenmez, سَمِعْنَا و أَطَعْنَا “İşittik ve itaat ettik.” diyecek. Eğer bunu diyemiyorsa, gönlünde sıkıntılar varsa, bu hâl ispat eder ki, onun imanı tamam olmamış ve kemale ermemiştir.
Ayette zikredilen imanın üçüncü şartı da وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا Tam bir teslimiyetle teslim olmaktır.
Üç şartı bir daha tekrar edelim:
1. Aramızda çekiştiğimiz meselede Peygamber Efendimiz (asm)’ı hakem tayin edeceğiz.
2. Efendimiz (asm)’in hükmünü öğrendiğimizde, gönlümüzde en küçük bir sıkıntı olmayacak.
3. Bu hükme tam bir teslimiyetle teslim olacağız.
İşte bunları yapabiliyorsak, iman etmişiz demektir. Yok bunları yapamıyorsak, imanımız geçerli değildir.
Bu beyanlardan sonra, şimdi hadis inkarcılarına bir çift sözümüz var:
Bizler hadis inkarcılarına diyoruz ki, aramızda “şefaat”, “tevessül” ve “kabir hayatı” gibi birçok meselede ihtilaf ve çekişme var. Bizler bunların hak olduğuna inanırken, sizler bunları batıl kabul ediyorsunuz. Yapmamız gereken, Nisa suresi 65. ayetin emriyle amel etmek ve meselelerimizi Peygamberimiz (asm)’e götürmektir. Ve Peygamberimizin hükmüne razı olup teslim olmaktır.
Biz size: “Gelin, meselelerimizi Peygamberimize, yani Onun sünnetine ve hadislerine götürelim.” dediğimizde, siz bize: “Yok, biz Peygamberimize götürmeyiz, onu hakem kabul etmeyiz ve hadislerine itibar etmeyiz.” diyorsunuz.
İyi de hani siz Kur’an’la amel ediyordunuz?.. Bakın Kur’an size: Tartıştığınız meseleleri Resule götürün, onun sözlerini ve hadislerini aranızda hakem yapın diyor. Sizse Kur’an’ın bu emrine muhalefet ediyorsunuz. Daha meseleleri Peygamberimize bile götüremiyorsunuz; nerde kaldı Onun hükmünü kabul etmek ve tam bir teslimiyetle teslim olmak!.. Benim en çok şaşırdığım şeyse, Kur’an’ın emrine böyle muhalefet ederken, Kur’an’a uyduğunuzu iddia ediyor olmanız! Allah size hidayet nasip etsin…
Sevgili kardeşlerim, bu dersimizi burada noktalayalım. Bir sonraki dersimizde, hadis inkarcılarının çiğnedikleri On ikinci ayeti göstereceğiz. Bir sonraki derste buluşuncaya kadar Allah’a emanet olunuz.