Cehennem

Ateşten elbiseler ve kaynar sular

Elleri boyunlarına bağlı… Zincirlere vurulmuşlar… Yüzlerini ateş bürümüş… Yiyecekleri, zakkum ve dikenli bitkiler… İçecekleri, kaynar su ve irin… Elbiseleri ateşten… Gömlekleri katrandan… Kamçıları demirden… Yatakları ateşten… Başlarından kaynar sular dökülür ve onunla derileri ve karınları eritilir… Oradan çıkmaya ve kurtulmaya çalışırlar; ama kaçış yok!.. Tek arzu ve ümitleri ölmek ve yok olmak…

Bu eserimizde, Allah-u Teâlâ’nın tevfik ve inayetiyle Cehennemi anlatmaya çalışacağız. Muhatabımız, nefsimizdir. Onunla konuşacak; gaflet ve isyanlarının neticesini ona göstermeye çalışacağız. Belki bir ders alır da tövbe eder, nedamet eder, Cehennem gibi bir hapsi olan zata karşı tevazu ve mahviyetle ibadet eder. Biz, nefsimize Kur’an’ın ayetlerini ve Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in hadislerini gösterecek ve sonra onunla hasbihal edeceğiz. Dediğimiz gibi, muhatab sadece nefsimizdir. Kimseyle değil; sadece nefsimizle konuşuyoruz. Biliyoruz ki, zikredilecek ayet-i kerimelerden, en çok hisse almaya muhtaç olan bizleriz. Eğer siz de nefsinizi, nefsimize ders arkadaşı yapmak isterseniz, bu eseri, kendinizi muhatap kabul ederek izleyin. Allah-u Teâlâ bizlere de sizlere de kâmil hidayet versin ve bu eseri mahşer günü yüzümüzün akı eylesin!

Şimdi söz Kur’an’ın… Bak ey nefsim, Kur’an ne diyor ve ne söylüyor, dinle ve ibret al:

“O’nu inkar edenler için ateşten elbiseleri biçilmiştir. Başlarının üzerinden kaynar sular dökülür. Bununla, karınlarındakiler ve derileri eritilir. Onlar için demirden kamçılar vardır. Uğradıkları gamdan dolayı oradan ne zaman çıkmak isteseler, her defasında oraya geri çevrilirler. Ve denilir ki: “Tadın bakalım yakıcı azabı!” (Hac 19-22)

Ayet-i kerimede geçen “kaynar su” ifadesi hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Muhakkak ki kaynar su onların başlarına dökülür de kafatasına işler, geçer. Nihayet içine, karnına varır. İçinde olan şey­leri parçalar ve sonunda ayaklarına ulaşır. İşte erime budur. Sonra eski haline çevrilirler. (Ebu Hureyre’den nakledilmiştir. Tirmizî Cehennem 4 / İbn-i Kesir)

Ayet-i kerimede geçen “demirden kamçılar” ifadesi hakkında yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Şayet demirden bir kamçı yer­yüzüne konulmuş olsaydı ve insan ve cinler onu yerden kaldırmak için toplansalardı, onu yerden kaldıramazlardı. (İmam Ahmed’den nakledilmiştir. / İbn-i Kesir)

Başka bir hadis-i şeriflerinde de şöyle buyurmuşlardır: Demirden bir kamçıyla dağa vurulmuş olsaydı; paramparça olurdu. Şayet cehennemdekilerden akan kan ve irinden bir kova dünyaya dökülmüş olsaydı, yeryüzü halkını kokuştururdu. (İmam Ahmed, Ebu Saîd el-Hudrî’den rivayet etmiştir. / İbn-i Kesir)

İbni Abbas hazretleri de “demirden kamçılar” hakkında şöyle der: Bununla onlara vururlar da karşı­sına gelen, isabet ettiği her organ düşer. İşte o zaman, helak olalım, diye dua ederler. (İbn-i Kesir)

Yine Said b. Cübeyr hazretleri “ateşten elbiseler” hakkında şöyle der: “Ateşten” buyruğu “bakırdan” demektir. Bu sözü edi­len elbiseler eritilmiş bakırdandır. Kulla­nılan kap kacak arasında ısıtıldığı zaman harareti ondan daha ağır olacak hiç­bir maden yoktur. (El-Camiu li-l Ahkâmi-l Kur’an)

Şimdi ey nefsim! Rabbinin azabını, ayet-i kerimelerinden işittin. Ve o azabın mahiyetini izah eden hadis-i şerifleri duydun. Acaba ateşten elbise giymeye gücün yeter mi? Başından kaynar suların dökülmesine ve vücudunun onunla eritilmesine dayanabilir misin? Bir darbeyle dağları parçalayan demirden kamçılara hangi kuvvetinle karşı koyacaksın? Yoksa senin, Allah’ın vaadinden ve Kur’an’ın haberlerinden bir şüphen mi var? Eğer “Müslüman’ım” diyorsan zaten şüphen olamaz. O halde neye güveniyorsun? Gel, aklını başına al; yarın değil, şimdi tövbe et ve bir daha günah işlememeye söz ver. Bu sözün, inşallah geçmiş günahlarına bir tövbe ve anlatılan azaptan kurtulmana bir berat olur…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu