Zekat

Zekâtı verilmeyen mal kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır.

Zekâtı verilmeyen mallar, kıyamet günü boyunlarına dolanacak.

Âli İmran suresi 180. ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: “Allah’ın fazlından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırdır; bilakis bu onlar için şerdir. Cimrilik ettikleri şey, kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”

Ey zekâtını vermeyen kişi! Okudun mu, bu ayet-i kerime ne diyor! Diyor ki: Allah’ın verdiği malın zekâtını vermekte cimrilik gösterenler, zannetmesinler ki, kendilerine verilen bu mal onlar için hayırdır. Bilakis bu mal onlar için şerdir. Zekâtını vermeyip cimrilik ettikleri mallar kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. (Tirmizî, Tefsiru’l-Kur’an 4; İbn Mâce, Zekat 2)

Acaba ayet-i kerimenin bu tehdidi seni korkutmuyor mu? Bugün cimrilik ettiğin mal, o gün boynuna dolandığında halin nice olacak!

Ebu Hüreyre hazretlerinden nakledilen bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: Allah-u Teâlâ kime mal verir de, o kişi zekâtını ödemezse; kıyamet günü, zekâtı verilemeyen mal, sahibi için çok zehirli bir yılan suretine çevrilir. Bu yılanın iki gözü üstünde iki nokta vardır. Bu azgın yılan kıyamet gününde, mal sahibinin boynuna gerdanlık yapılır. Sonra yılan ağzıyla sahibinin çenesini iki taraftan yakalar ve sonra der ki: “Ben senin malınım, zekâtını vermediğin malınım.” (Buhari, Zekat 3)

Ey zekâtını vermeyen kişi! Bugün cimrilik ettiğin mal, yarın hesap günü zehirli bir yılan suretine çevrilecek ve avurtlarıyla çenenin iki tarafından seni yakalayacak. Şimdi söyle, buna değer mi? Ve bu azaba dayanılır mı?

Cenab-ı Hak, sana verdiği malın kırkta birini kullarının hakkı olarak senden istiyor. Zaten malın hakiki sahibi de O değil mi? Değil kırkta birini, hepsini isteseydi, bizler yine “lebbeyk” diyerek, Rabbimizin emrine itaat etmeli değil miydik? Bizler sadece bir emanetçiyiz. Gel, sana emanet edilen malın kırkta birini sen de Rabbine emanet et. Et ki, en muhtaç olduğun anda sana verilsin.

Ebu Zer hazretleri der ki: Resulullah (asm)’a geldim. Kâbe’nin gölgesinde oturuyordu. Beni görünce bana dönerek: “Kâbe’nin Rabbinin hakkı için, onlar zararda olan kimselerdir.” buyurdu. Kendi kendime: “Eyvah, benimle ilgili bir şey mi indirildi?” diyerek; “Anam-babam sana feda olsun, kimdir onlar ya Resulallah!” dedim. O da şöyle buyurdu: “Malı çok olanlar! Ancak mallarını hayırlara ve iyilikle, sağındaki ve solundaki muhtaç ve fakirlere verenler müstesna…” Ve sonra şöyle devam etti: “Canım, kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki, deve ve sığırlarının zekâtını vermeyen bir kimse kıyamet günü getirilir de o hayvanlar daha bakımlı ve semiz olarak o kişiyi ayaklarıyla çiğnerler ve boynuzlarıyla toslarlar. Sığır ve develer bir sefer o kimsenin üzerinden geçtiler mi, yeni baştan tekrar çiğnemeye ve toslamaya başlarlar. Bu böylece insanların hesabı görülünceye kadar devam eder gider.” (Buhari, Zekat 3; İbn Mâce, Zekat 2)

İşittin mi, ey koyun ve sığırları olup da bunların zekâtını vermeyen kişi! Bugün cimrilik ederek zekâtını vermediğin hayvanlar, yarın hesap günü üzerinden geçecek, seni ezecek ve toslayacak. Şimdi insafla bir düşün, buna değer mi? Kaç paralık bir mesele ki, böyle cimrilik ediyorsun. Eğer biraz aklın varsa, Rabbinin azabından korkar ve vermediğin zekâtları da hesaplayıp vererek malını temizlersin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu