Deizm'in Perde Arkası

2- Deistler zalim bir ilaha nasıl inanıyor?

Abdurrahman Bahadır

Deistler bir ilahın bir tanrının varlığını kabul ediyoruz diyorlar. Deist olan kişiye diyoruz ki: Senin inandığın İlah adil midir, yoksa -haşa- zalim midir? İlah sonsuz adalet sahibi olandır. Şu dünyada bile bir sultan zalim olsa ona zalim diye haykırır adalet beklersin. Her ne kadar sultan olsa senin nazarında gerçek bir sultan değil zulmeden bir zalimdir. Demek sen bir ilaha inandım dediğinde onun adaletine de inanmak gerek.

Ancak görüyoruz ki, şu fâni dünyada o adalet gözükmüyor. Bu dünyada; zalim izzetle yaşıyor zulmediyor, gasp ediyor, öldürüyor, mazlum ise zillet içinde perişan bir halde yaşayıp gidiyor. Sonra ikisi de ölüyor.

Hani nerde adalet? Nerede o mazlumların hakkı? Nerede o zalimlerin cezası

Demek senin ilahın kafanda vehim ile oluşturduğun hakikatte olmayan ama var sandığın ilahın bir zalim. Niye çünkü şu dünyada o adalet gözükmüyor. Zalimler cezasını görmeden mazlumlar haklarını almadan toprak oluyorlar. Ya hiç düşünmüyor musun bu nasıl bir iş, nasıl bir hal, ne saçma bir durum diye. Elbette düşünüyorsun. Ama cevabın yok çünkü senin ilahın sana göre konuşmuyor ve karışmıyor.

Bu cevapsız sorular senin konuşmayan, karışmayan, ilgilenmeyen ilahından dolayı seni yiyip bitiriyor.

Şimdi aynı soruyu senin de bana sorduğunu biliyorum?

Hani nerde adalet? Nerede o mazlumların hakkı? Nerede o zalimlerin cezası diyorsun

Evet, senin cevabın yok ama benim cevabım var.  Çünkü benim ilahım, benim Allah’ım konuşuyor ve diyor ki ölüm yokluk değildir diyor, adaletin tecelli edeceği bir ahiret âlemi var diyor. Allah kullarına zulmetmez diyor. Herkese yaptığının karşılığı tam olarak verilecek diyor.

Yaratan kullarına hiç zulmeder mi? Eğer kendisini tanıtmazsa, âlemin hakikatini anlatmazsa işte durum ortada ki kullar onu ancak zalim olarak bilirler belki ona düşman olurlar.

Yaratan kullarının kendisini zalim olarak bilmesini ister mi? Elbette istemez, madem istemez o halde konuşmalı.  Konuşmuş mu evet konuşmuş. O halde peygamberler de olmalı ve semavi kitaplar da gönderilmelidir. Zira Onun mutlak adalet sahibi olduğu, ölümün yokluk ve hiçlik olmadığı bir mükâfat ve ceza yurdu olduğunu ancak peygamberler bildirebilir ve peygamberlerin olmadığı zamanlarda semavi kitaplar öğretebilir. Demek peygamberlerin varlığı; Allah’ın ve adaletinin varlığı kadar kesindir.

Şimdi ya diyeceksin ki benim inandığım ilah sadece bu âlemi yaratmış hiç bir şeye karışmaz. Zalimin yaptığı yanına kar bırakır mazlumların hakkını zayi eder diyeceksin. Adaleti olmayan bir zalimdir diyeceksin yâda deizm dediğin bu inancındaki yanılgıları görecek ve kendini şu âleme tanıtan gerçek ilahı bulacak. Onun elçilerine kulak vereceksin. Seçim senin…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu