Arşa İstiva

2- Allah Arş’tadır dersen neleri kabul etmelisin?

Abdurrahman Bahadır

  1. “Allah Arş’tadır.” diyenlerin işledikleri cinayetler

اَلرَّحْمٰنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوٰى Rahmân, Arş’a istivâ etmiştir.  Bu ayette de Allah-u Teala bu alemdeki hakimiyetini, kudretini, her şeyin sahibi ve hâkimi olduğunu ve bütün alemin sultanı olduğunu, arşa oturma ifadesiyle beyan etmiştir. Tıpkı bir sultanın hakimiyeti onun tahta oturmasıyla ifade edildiği gibi adeta arş, şu alemin bir tahtı olmuş; Sultan-ı ezel ve ebed olan Allah’ın hakimiyeti de ona oturmakla ifade edilmiştir. Burada ne hakiki oturma vardır ne de arşın taht olması. Bu bir teşbihtir, bir mecazdır. Hani bir sultanın hakimiyetini ifade etmek için dersiniz ya sultan tahta oturdu. İşte burada da böyle bir kinaye yapılmıştır. Bu kinaye ve mecazı hakikat zannederek Allah’ın Arş’ta oturduğunu” söyleyenler bu zan ile öyle cinayetler işlemişlerdir ki şimdi bu cinayetleri sıralayacağız.

İşledikleri birinci cinayet: Bu kimseler “Allah Arş’ta oturmaktadır.” diyorlar. Oturmak için ne lazım? Oturmak için ilk önce ayakta olmak lazım. O zaman bunlara göre, haşa Allah Arş’a oturmadan önce ayaktaydı. Öyleyse bunlar; ayakta olan, oturan, giden, gelen, yatan, kalkan bir ilaha iman ediyorlar.  Siz Allah’ı sübhanallah diye tespih etmiyor musunuz? Sübhanallah derken Onu tüm bu beşerî ve noksan sıfatlardan tenzih edip tüm kemal sıfatların sahibidir demiyor musunuz? Diliniz Sübhanallah derken bu sözlerinizle Allah’ı beşer gibi kabul ederek nasıl bir cinayet işlediğinizin farkında değil misiniz? haşa Allah oturmaktan kalkmaktan münezzehtir.

İşledikleri ikinci cinayet: Oturmak cisim olan maddi bir varlığın sıfatıdır. Cisim ve maddi olmayan bir varlık için oturmadan bahsedilemez. Mesela ruh maddi bir varlık olmadığı için, ruhun oturmasından ve ayakta durmasından bahsedebilir misiniz? Edemezsiniz. Bunlar Allah’ın Arş’ta oturduğunu kabul etmekle Allah’ın cisim ve maddi bir varlık olduğunu kabul etmek zorunda kalmıyorlar mı?

Hâlbuki bizim inancımıza göre, Allah maddeden münezzehtir. Ama bunlar Allah’ın Arş’ta oturduğunu kabul etmekle Allah’ın maddi bir varlık olduğunu kabul ederek büyük bir cinayet işlemektedirler.

İşledikleri üçüncü cinayet: Allah Arş’a oturmuşsa şu iki şeyden birini kabul edeceksiniz. Bir, ya Allah Arş’ın içindedir diyeceksiniz. İkii ya da bir kısmı içinde olup bir kısmı Arş’ın dışına taşmıştır. Bunu diyeceksiniz. Eğe Allah Arş’ın içinde ise o zaman şunu kabul edeceksiniz. Arş, Allah’ı içine almıştır. Ya.. Bu durumda, Allah’ın yarattığı bir varlığın Allah’ı ihata etmesi ve içine alması söz konusudur. Cinayete bakın cinayete. Mesele bir sözü konuşmak değil kardeşlerim. Bakın bilinçsizce söylenen bir sözün ucu nerelere geldi dayandı…

İkincisi; Yok, Allah’ın bir kısmı Arş’ın dışına taşmışsa, bu durumda, taşan kısım nerededir ve hangi mekâna taşma olmuştur?  İşte mekândan münezzeh olma kabul edilmezse haşa Allaha bir mekân bulmak mecburiyetinde kalınır ve böyle saçma sapan fikirleri konuşmaya başlarız.

Biz hadislerle biliyoruz ki Arş bütün yaratılmış alemi kuşatmış olup, onun ötesinde maddi bir varlık yoktur. Hadi bakalım Eğer Allah Arş’a sığmamışsa taşan kısım nerede durmaktadır?

Ehli sünnet inancına göre, Allah mekândan münezzeh olduğu için bu soruların hiçbiri sorulamaz. Ama bunlar Allah’ın Arş’a oturduğunu kabul etmekle ya Arş’ın Allah’ı kuşattığını ya da Allah’ın bir kısmının Arş’tan taştığını kabul etmek zorunda kalıyor ve büyük bir cinayet işliyorlar!

İşledikleri dördüncü cinayet: Oturmak ; Bir;…ya bir ihtiyaçtan.. iki;   ya da zevkten ileri gelir. Oturmanın bir sebebi yorulma ve dinlenmeye olan ihtiyaçtır. Allah ise yorulmaktan ve dinlenmeye muhtaç olmaktan münezzehtir. Oturmanın diğer bir sebebi de keyif almaktır. Allah ise bu manada keyiften de münezzehtir.

Ehli sünnet itikadına göre, Allah mekândan münezzeh olduğu için Allah’a böyle bir ihtiyaç ve keyif alma atfedilemez. Fakat bu kimseler Allah’ın Arş’ta oturduğunu kabul etmekle Allah’ın dinlenmeye muhtaç olduğunu veya oturmakla keyif aldığını kabul etmek zorunda kalıyor ve büyük bir cinayet daha işliyorlar!

İşledikleri beşinci cinayet: Arş’ın üzerinde oturan için şu iki şeyden birini kabul etmelisiniz. Bir; ya hareket edip bir yerden başka bir yere geçmeye muktedirdir. İki; ya da onun için böyle bir şey mümkün değildir. Eğer bir yerden başka bir yere geçmeye muktedirse, o zaman hareketin ve durmanın mahalli hâline gelmiş olur. Bu durumda da zorunlu olarak, sonradan yaratılmış bir varlık olur. Çünkü bu sıfatlar sonradan yaratılana aittir.

Eğer ikinci ihtimal olan, hareket edip geçmeye muktedir değilse, o zaman bağlanmış ve mahkûm bir varlık gibi olur.

Bizim inancımıza göre, Allah mekândan münezzeh olduğu için bu iki durum da Allah için söz konusu değildir. Ama bu kimseler Allah’ın Arş’ta oturduğunu kabul etmekle bu iki durumdan birini kabul etmeye mecbur oluyor ve büyük bir cinayet daha işliyorlar!

İşledikleri altıncı cinayet: Bu kimseler Allah’a mekân atfettiğine göre, Allah ya her mekânda vardır ya da sadece bir mekândadır. Bunu kabul etmek zorundalar. Eğer her mekânda varsa o zaman Allah’ın pislik ve necaset mekânlarında da bulunduğunu kabul etmen gerekir. Bunu ise hiçbir akıl sahibi kabul edemez.

Eğer Allah bütün mekânlarda değil de sadece Arş’ta bulunuyorsa, o zaman kendini o mekâna mahkûm etmiş olur. Bu ise Allah hakkında imkânsızdır.

Ehli sünnet itikadına göre, Allah mekândan münezzeh olduğu için bu iki durum da Allah için söz konusu değildir. Ama bunlara göre Allah arşta oturuyor sözüyle Allah’a mekân atfediyorlar ve bu iki durumdan birini kabul etmek zorunda kalıyor ve büyük bir cinayet işliyorlar!

İşte “Allah Arş’ta oturmuştur.” sözü böyle cinayetleri netice veriyor.

— Siz Allah’ın Arş’ta olduğunu söylerken bu neticeleri hiç düşünmediniz mi?

— “Allah Arş’tadır.” sözü size ne kadar masum bir söz gibi geldi değil mi?

Ama iş böyle değilmiş. Bir sözü kabul ettin mi neticelerini de kabul etmek zorundasın!

Bu neticeleri kabul edebiliyorlarsa batıl itikatlarına inanmaya devam etsinler. Yok, bu cinayetleri kabul edemiyorlarsa bu itikattan vazgeçip hemen tövbe etsinler.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu