Nüzul hadisinin manası nedir?
Allah’ın Arş’ta olduğunu iddia edenler bir hadisi gösteriyorlar. Buna Nüzul hadisi denir.
Hadis şöyledir: Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuş: Gecenin üçte ikisi geçip de son üçte biri kaldığında Rabbimiz dünya semasına iner ve der ki: Yok mu bana dua eden, duasına icabet edeyim. Yok mu benden bir şey isteyen, istediğini ona vereyim. Yok mu benden af dileyen, onu affedeyim. (Müslim, 758)
— Bu hadiste Allah’ın dünya semasına indiğinden bahsedilmiş. Dünya semasına inmek için üstte olmak lazım gelir. Bu üst mekân da Arş denilen mekândır. Yani onlara göre, Allahu Teâlâ zatıyla Arş’ta oturuyor. Gecenin üçte ikisi geçtiğinde dünya semasına iniyor.
Kardeşlerim, kendilerine Selefî diyen bu kişilerin inanın zerre miskal muhakeme kabiliyeti yok. Hadisteki mecazı hakikat zannediyorlar. Hadisin manası, o vakitte yapılan ibadetlerin sevabının kat kat olması ve o saatte yapılan dualara çabucak icabet edilmesidir. Yani dünya semasına inen Allah’ın zatı değildir; rahmetidir, keremidir, ihsanıdır. Allahu Teâlâ o saatlerdeki ihsanının bolluğunu mecaz bir ifadeyle beyan buyurmuştur. Lakin bu Selefîler Mal bulmuş mağribi gibi bu hadise dayanarak Allah’ın zatıyla Arş’ta oturduğunu zannediyorlar.
Ayetlerde, mecaz ve teşbihi kabul etmedikleri gibi hadislerde ki mecazı ve teşbihi de inkâr ediyorlar. Şimdi bu Selefîlere altı soru soracağız. Bu soruları işittiklerinde eğer biraz insaf ve vicdanları varsa bu itikatlarından utanacaklardır.
- Allah dünya semasına niçin iniyor? -Haşa- Arş’ta iken dünyada dua edenlerin sesini işitemiyor ve onları göremiyor da seslerini işitmek ve kimlerin dua ettiğini görmek için mi dünya semasına iniyor? Siz nasıl bir ilaha inanıyorsunuz?
— Ey Selefîler! Sorumuza cevap verin. Allah’ın dünya semasına inmesindeki hikmet nedir?
- Hadi Allah indi diyelim. İyi de biz Allah’ın bu nidasını işitmiyoruz. İşitmediğimiz bir sözü Allah her gece niçin söylesin? Siz, sizi duymayan birisine devamlı seslenir misiniz?
— Ey Selefîler! Allah’ın her gece dünya semasına inip böyle nida etmesinde ne fayda var?
- Hadis-i şeriflerle bildirilmiştir ki: Bütün kâinatı alıp Kürsî denilen mekâna atsak, kâinatın Kürsî’ye nispeti çöle atılmış yüzük gibidir. Yani kâinat yüzük olsa Kürsî bir çöl olur. Kürsî bu kadar büyüktür. Kürsî’yi alıp Arş’a atsak, Kürsî de Arş’ta çöldeki yüzük gibi olur.
Şimdi şunu hayal edin: Eğer Allah Arş’ta ise dünya semasına inmek için önce Kürsî’ye, sonra da dünya semasına inecek. Selefîler Allah’ın Arş’ı kapladığını söylüyorlar. Bu durumda, Allah Kürsî’ye nasıl sığacak? Kürsî, Arş’a kıyasla çöldeki yüzük gibidir.
Hadi Kürsî’ye sığdı. Peki, dünya semasına nasıl sığacak? Bunun olabilmesi için, haşa yüzbin defa haşa Allah’ın Arş’tan inerken küçülmesi mi lazım gelir? Daha bir sözdeki mecazı, teşbihi ayırt edemeyenler, mecazı hakikat zannederek bunun gibi saçma sapan fikirlere kapı açan bu kimselere asla itibar etmeyin! Mekândan münezzehi kabul etmeyip Allah’ı bir mekan ile kayıtlayanlar; Size göre Allah Arş’ı kapladı. Peki bu durumda, Allah Kürsî’ye nasıl sığacak? Haydi cevap verin! Kürsî, Arş’a kıyasla çöldeki yüzük gibi… ya dünya semasına nasıl sığacak? Yoksa siz, küçülen ve zatı değişikliğe uğrayan bir ilaha mı iman ediyorsunuz?
- Ülkelerin geceleri farklı farklı zamanlardadır. Bir yerde gece olurken, başka bir yerde öğlen, başka bir yerde ikindi, başka bir yerde akşam olmaktadır. Hadiste belirtilen gecenin o vakti her an yeryüzünün başka bir tarafına isabet etmekte değil mi?
Bu durumda, Allah’ın devamlı Arş ile dünya arasında mekik dokuması gerekmez mi? Öyleyse size göre Bir ülkede gecenin son üçte biri olduğunda Allah o ülkeye yakın semaya inmeli; bir boşluk olduğunda tekrar Arşa çıkmalı; sonra hemen başka bir ülkenin semasına inmeli…
— Ey kendilerini Selefiyiz diye takdim edip Selefin o büyük imamlarından fersah fersah uzak olanlar! Siz böyle Arş ile dünya arasında mekik dokuyan bir mabuda mı iman ediyorsunuz?
- Allah Arş’ta iken dünya semasının hâkimi ve müdebbiri midir yoksa değil midir? Yani hükmeden, idare eden o mudur değil midir?
Eğer “Hâkimi ve müdebbiridir.” derseniz, o zaman biz de deriz ki: Madem hâkimi ve müdebbiridir, o hâlde ne diye dünya semasına iniyor? Arş’tan idare edemiyor mu?
“Yok, hâkimi ve müdebbiri değildir.” derseniz, bu sefer de deriz ki: O zaman Allah Arş’ta iken dünya semasını kim idare ediyor? Ve Allah dünya semasına indiğinden Arş’ı kim idare ediyor?
Kardeşlerim bakın bu karanlık zihniyetin gerçek yüzlerini artık görün! Bunlar tarihin her zamanında ortaya çıkmış masum gibi görünen sloganlarla islamı parçalamak için kurulmuş komitelerin projeleridir. Gördünüz değil mi batıl itikadlarını şöyle bir silkelemeye başladığımızda fikirlerinin ne kadar çürük ve asılsız olduğunu hepimiz görüyoruz?
- Allah’ın dünya semasına indiği ifadesi hakikat kabul edilirse, bu durumda Allah hakkında hareketin varlığını kabul etmemiz gerekir. Yani Allah Arş’tan hareket etti ve dünya semasına indi… Hâlbuki hareket etmek demek, ne demek? Bir evvelki durumdan başka bir hâlde bulunmak yani bir hâlden başka bir hâle intikal etmek demektir. Bir hâlden başka bir hâle intikal etmek, sonradan olan bir hâlin hareket sahibine, hulûlü demektir. Çünkü hareket eden varlık hareket etmeden önce başka bir hâldedir. Hareketle birlikte bu hâli değişmiş, yeni hâl ona hulûl etmiştir. Hâdis olan -yani sonradan olan- hâllerin, ezelî olan Allah’a hulûlü, Allah’ın da hâdis olduğu neticesini vermez mi? Ey çakma Selefîler! Siz, ezelî olmayan, hâdis olan bir mabuda mı iman ediyorsunuz? “Yok, Rabbimiz ezelîdir, hâdis değildir.” derseniz, biz de deriz ki: O hâlde hâdis sıfatlar ezelî olan zata nasıl ârız oluyor? Buna cevap verin?
Kardeşlerim Bu din, Kur’an ve Sünnet çerçevesinde asırları aşıp bu güne dek nasıl sapasağlam geldiyse, kıyamete kadar da böylece devam edecektir… Her asırda böyle sapık fikirler ortaya çıkmış Ama ehli-sünnet inancının sarsılmaz itikat ve delilleri karşısında hepsi tarihin çöplüğündeki yerini almıştır. Bunlar da böyle yakında layık oldukları yere varacaklardır.