Kuran neden medeniyet harikalarını açıkça haber vermiyor
Kur’an’ın, elektrik, televizyon, uçak gibi medeniyet harikalarından verdiği gaybî haberlere geçmeden önce iki sorunun cevabını vermeliyiz.
Birincisi: Eğer denilse: “Madem Kur’an, beşer için indirilmiştir. Neden beşerin nazarında en mühim olan medeniyet harikalarını açıkça haber vermiyor?
Yalnız gizli bir îma ile, hafif bir işaret ile ve zayıf bir ihtar ile yetiniyor?”
Cevab: Bu soruya bir soru ile cevap verebiliriz: “Kur’an 1400 sene evvel, bugünün medeniyet harikalarını haber vermek için mi indirildi?”
Yani indiriliş sebebi, ileride keşfedilecek eşyayı tanıtmak mıydı? Peygamber efendimiz (S.a.v.)’in bütün mücadelesi ileride keşfedilecek uçak, Tv, denizaltı gibi eşyayı asrına haber vermek yâda 1400 sene sonra gelecek insanlara bu konularda ışık tutmak mıydı?
Elbette hayır. Demek bu sorunun sahibi her şeyden önce Kur’an’ın indiriliş maksadından habersizdir. Ve bu soruyu sormasının sebebi budur.
Evet, Kur’an açıkça medeniyet harikalarından bahsetmez, sadece küçük bir ima, zayıf bir işaret ile yetinir. Çünkü medeniyet harikalarının hakları, Kur’an da o kadar olabilir. Zira Kur’an’ın asıl vazifesi ve indiriliş sebebi iki şeydir:
1- Allah’ı, isimleriyle, sıfatlarıyla ve fiilleriyle tanıtmak ve O’nun şu âlemdeki muazzam ve hayret verici tasarrufunu göstermektir. Demek Kur’an kâinattan ve içindeki eşyadan Allaha bakan yönleri itibariyle bahseder. Her bir eşyadan Allah’ın zatına, isim ve sıfatlarına birer pencere açar.
2- İnsanın Allaha karşı ibadetini, kulluk vazifelerini ve şükrünü nasıl yapacağını öğretmektir. Yani insan nasıl insan-ı kâmil olur. Allah’ın insana olan emirleri ve yasakları nelerdir? İnsan yaratıcısı olan Allah’ı nasıl razı eder?
Öyle ise şu medeniyet harikaları bu iki daireden birine girmek isteyecekler ki, o iki dairede onların hakları; yalnız zayıf bir ima ve hafif bir işarettir.
Çünkü onlar, Kur’an’ın indirilişinin 1.sebebi olan; Allah’ın isim ve sıfatlarını tanıtma dairesinden haklarını isteseler ve o daireye girmek isteseler o vakit pek az hak alabilirler.
Meselâ; uçak Kur’an’a dese: “Bana bir söz hakkı, ayetlerinde bir mevki ver. Benden açıkça bahset.” Elbette o dairenin uçakları olan yıldızlar, yeryüzü, ay; Kur’an namına diyecekler ki: “Burada cismin kadar bir mevki alabilirsin.”
Eğer beşerin deniz altıları Kur’an ayetlerinden bir mevki isteseler; o dairenin deniz altıları olan yani, hava okyanusunda ve sema denizinde yüzen zemin ve yıldızlar ona diyecekler ki: “Yanımızda senin yerin, görünmeyecek derecede azdır.”
Eğer elektriğin parlak, yıldız gibi lâmbaları, söz hakkı isteyerek, ayetlere girmek isteseler; o dairenin elektrik lâmbaları olan şimşekler ve gökyüzünü süslendiren yıldızlar ve diğer ilâhi lambalar diyecekler ki: “Işığın nispetinde bahis ve beyana girebilirsin.”
Eğer medeniyet harikaları büyüklükleri cihetinden değil, sanatları cihetinden haklarını isterlerse ve Kur’an ayetlerden bir makam talep etseler; o vakit, bir tek sinek onlara; “Susunuz, benim bir kanadım kadar hakkınız yoktur. Zira sizlerdeki, bütün ince sanatlar ve bütün nazik cihazlar toplansa, benim küçücük vücudumdaki ince sanat ve latif cihazlar kadar acayip olamaz.” diyecek ve onları şu ayet ile susturacak;
“Allah’tan başka bütün taptıklarınız bir sineği bile yaratamazlar. Velev ki hepsi bir araya gelseler. Ve eğer sinek onlardan bir şey asla onu da geri alamazlar. Talep eden de talep edilen de aciz oldu.” (Hac:73)
Eğer o medeniyet harikaları, Kur’an’ın indirilişinin 2. Sebebi olan; kulluk dairesine gidip, o daireden haklarını isteseler ve o dairenin ayetleri arasında geçmek arzu etseler; o zaman o daireden şöyle bir cevap alırlar ki: Sizin münasebetiniz bizimle pek azdır ve dairemize kolay giremezsiniz. Çünkü programımız şudur ki:
Dünya bir misafirhanedir. İnsan ise onda az duracaktır ve vazifesi çok bir misafirdir ve kısa bir ömürde ebedi hayata lâzım olan şeyleri tedarik etmekle mükelleftir. En mühim ve en gerekli işler, öne alınacaktır. Öyle ise, hakperestlik ve âhireti düşünmek esasları üzerine tesis edilmiş olan kulluk dairesinden hisseniz pek azdır. Lâkin eğer kıymetli bir ibadet olan sırf Allah’ın kullarının menfaati, umumun istirahatı ve toplum hayatının kemaline hizmet için çalışan muhterem sanatkârlar ve keşşaflar, arkanızda ve içinizde varsa; o hassas zatlara şu ima ve işaret çalışmaya teşvik ve sanatlarını takdir etmek için kâfidir. Öyle ise sizden uzun bahislere gerek yoktur”