Küfür lafızlarını konuşmak kişiyi kâfir eder mi?
Küfür lafızlarını konuşmanın kişiyi küfre sokup sokmayacağı hususunda âlimler ihtilaf etmişlerdir. Bir kısım âlimler, cehaleti mazeret kabul etmeyerek küfür lafızlarını konuşanın küfre gireceğini söylemişlerdir. Hanefilerin görüşü bu şekildedir. Bir kısım âlimler ise cehaleti özür kabul etmiştir. Konunun detayını akaid kitaplarına havale ederek bu bahsi şöyle özetleyeceğiz:
Maliki imamlarından İmam Karafi der ki: “Elfaz-ı küfriye (küfür lafızları) ile bizzat küfrü kastetmedikçe kâfir olmaz.”
Mesela biri dese: “Ben falan ile cennete girmem.” Bu söz küfürdür. Çünkü bu sözde Allah’ın hükmüne razı olmamak ve O’na hata isnat etmek vardır. Bu sözü söyleyen adam sanki: “O cennete girmeye layık değildir. Oraya sokulursa hata yapılmış olur. Ben de buna razı olmam.” demiş gibidir. Hâlbuki Allah’ın hükmüne razı olmamak ve O’na hata isnat etmek küfürdür. Ancak bu sözden böyle bir neticeyi ancak kâfirler kasteder. Bir Müslüman, böyle bir manayı kastetmeksizin bu sözü söylese kâfir olmaz. Lakin küfür kelamını tekellüm etmiş ve İslam bağına bir küfür tohum ekmiş olur.
İ. Nüceym der ki: “Elfaz-ı küfriyenin çoğu ihtilaflıdır. Böyle ihtilaflı sözler ile insanlar tekfir edilmemeli; ben etmemeye yemin ettim.”
İbn-i Abidin der ki: “Kişiyi imandan çıkaran şeyler, onu imana sokan şeyleri inkâr etmesidir.”
Bediüzzaman Hazretleri der ki: “Bir Müslüman’ın her bir sıfatı Müslüman olmak lazım gelmediği gibi, bir kâfirin de her bir sıfatı kâfir olmak lazım gelmez.”
Demek bir Müslüman’ın da kâfir sıfatı olabilir ve bu onu kâfir yapmaz.
Mesela “Münafığın sıfatı üçtür. Konuştuğunda yalan söyler, vaad ettiğinde cayar ve emanete hıyanet eder.” hadisinin işaret ettiği üzere yalan, sözden dönmek ve hıyanet münafıklık sıfatlarındandır. Lakin bu sıfatlar bir Müslüman’da bulunsa münafık olmaz; münafık bir iş yapmış olur.
Bediüzzaman Hazretleri yine şöyle der: “Denmiş, bu şey küfürdür. Yani o sıfat imandan neşet etmemiş (meydana gelmemiş), o sıfat kâfiredir. O haysiyet ile o zat küfür etti denilir. Lakin mevsufu (sıfatın sahibi olan kişi) ise masume (masum) ve imandan neşet ettikleri gibi imanın tereşşuhatına haiz olan başka evsafa (vasıflara) dahi malik olduğundan, o zat kâfirdir denilmez. İlla ki o sıfatın küfürden neşet ettiği yakînen biline… Zira başka sebepten de neşet edebilir. Sıfatın delaletinde şek (şüphe) var, imanın vücudunda ise yakîn var. Şek ise yakînin hükmünü izale edemez. Çabuk küfre cüret edenlerin kulakları çınlıya!”
Bediüzzaman Hazretleri’nin şu sözüyle bu bahsi bitirelim: “Kelam bazen küfür görünür, sahibi kâfir olmaz.”
Allah razı olsun