Reenkarnasyon Yanılgısı

Reenkarnasyon hakkında sorular ve cevapları

SORULAR VE CEVAPLARI

1- “Kâfirler diyecekler ki: Ey Rabbimiz! Sen bizi iki defa öldürdün ve iki defa dirilttin. Şimdi günahlarımızı anladık. Artık çıkmaya bir yol var mı?”(Mü’min 11)ayetindeki “iki defa öldürülme ve iki defa diriltilmenin” tenasühe bir işareti var mıdır?

Asla yoktur! Zira eğer tenasühten bahsetseydi, “iki defa öldürülme ve iki defa diriltilmeden” değil; “onlarca defa öldürülüp onlarca defa diriltilmeden” bahsedilirdi. Zira tenasühe inananlara göre, ruh onlarca defa ölmekte ve onlarca defa dirilmektedir. Eğer mezkûr ayet-i kerime tenasühe işaret etseydi şöyle olurdu: “Ey Rabbimiz! Sen bizi onlarca defa öldürdün ve onlarca defa dirilttin…” Lakin böyle söylenmemiş ve sadece “iki defa ölümden” bahsedilmiştir. Demek ayetin tenasühle hiçbir ilgisi yoktur.

Ayette geçen “iki defa öldürülme” hakkında Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Abbas, Katade, Dahhak ve Ebu Malik Hazretleri şöyle demiştir: Birinci ölüm, ruh üflenmeden önceki durumdur. İnsanların, atalarının sulbünde iken ölü olmaları kastedilmiştir. İkinci ölüm ise, bu dünyaya geldikten sonra ölmeleridir.

Bu ayet şu ayete benzer: “Allah’ı nasıl inkâr edersiniz? Hâlbuki siz ölüler idiniz, o sizi diriltti. Sonra öldürecek ve sonra tekrar diriltecektir. Nihayet ona döndürüleceksiniz.” (Bakara 28)

Bu ayetteki:

·“Ölüler idiniz.” ifadesiyle ataların sulbündeki hâle dikkat çekilmiş,

·“O sizi diriltti.” ifadesiyle hayat bulup bu dünyaya gelmek kastedilmiş,

·“Sonra öldürülmek” ifadesiyle dünyadaki ölümümüz murad edilmiş,

·“Sonra diriltilmek” ifadesiyle kabirde diriltilmek kastedilmiş,

·“Sonra ona döndürülürsünüz.” ifadesiyle de kabirlerden çıkıp mahşer meydanına çıkışımız kastedilmiştir.

Sözün özü: Ayetin tenasüh ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Ayetler kabir hayatından ve berzah âleminden haber vermektedirler.

2- Bazı evliya kıssalarında veli zatların ruhlarının insan şekline büründüğü anlatılmaktadır. Bu tenasühe benzemiyor mu?

Cevap:Asla benzemiyor! Evet, Allah-u Teâlâ bazı dostlarının ruhlarını insan şeklinde temessül ettirmiş ve onlar insan gibi görünmüştür. Ancak bu bir temessüldür, yoksa o mübarek ruhlar başka bedenlere girmiş değildir. Melekler ve cinler de insan şekline girip birçok şeyler yapabiliyorlar, hatta şeytanın dahi insan şekline girip gözüktüğü hususunda birçok kıssa-ı nebevi vardır. Ancak bunların hiçbiri tenasüh değildir. Evliyanın ruhlarının da insan suretinde görünmesi bunlar gibidir. Tenasüh ile hiçbir ilgisi yoktur, kişinin aynadaki aksine benzeyen bir temessüldür.

3- Bazı yeni doğan çocuklar eski hayatlarından bahsediyorlar. Bunlar ne ile izah edilebilir?

Cevap:Hadis-i şerifler ile sabittir ki, cinler insanın içine girebilir ve insanın his ve hareket sinirlerine tesir ederek, hareket ve ses hâsıl ederler. İnsanın, cinlerin bu söz ve hareketinden hiçbir haberi olmaz. Cinlerin bu oyunu sebebiyle, dünyanın bazı yerlerinde konuşan çocuk ve hastalar görülmüştür. Bunları konuşturan cin, uzak ülkelerdeki veya eski zamanlardaki şeyleri söylediklerinden, bazı kimseler bu çocukların iki ruhlu olduğunu veya başka bir insanın ruhunu taşıdığını sanmışlardır. Cinlerin insan üzerindeki tesirini bilmeyen cahiller bunu tenasüh sanmış ve cin ve şeytanların oyuncağı olmuştur.

Demek mesele, cinlerin insanın vücuduna girerek his ve hareket sinirlerine tesir etmesi ve bu tesirin neticesiyle de hareket ve sesin meydana gelmesidir.

4-Bazen insan bir olayı daha önce yaşadığını hissediyor. Bunlar ne ile izah edilebilir?

Buna “Dejavü” denilmektedir. Dejavü, hâlihazırda yaşanılan bir olayı, daha önceden yaşamışlık veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusudur.

Bu, beynin yorgunluk veya başka sebeplerden dolayı bir görüntü veya ses gibi herhangi bir girdiyi, giriş anı sırasında algılayamamasından kaynaklanabilir. Beyin bu girdiyi algıladığında kişi, bu olayı daha önce yaşadığı hissine kapılabilir.

Bu hisse kapılmanın bir sebebi de şudur;

Uyku halinde insanın maddi alemle ilişkisi ve münasebeti kesildiği için, sair latife ve duygular gaybi alemle ile irtibata geçiyor. Uyku vasıtası ile maddi aleme kapanan pencereler, manevi ve misali alemlere açılıyor. Ruh da bu açılan pencerelerden o alemleri seyir ve mütalaa ediyor. Bazen Levh-i Mahfuz’un cilveleri, bazen de kader mektuplarının numuneleri ile karşılaşıyor.

Daha sonra rüyada iken gördüğü bir hadiseyi maddi alemde gördüğünde ben bunu daha önce yaşamıştım ve görmüştüm hissine kapılıyor. Onun bu hisse kapılmasına sebep olan şey ise bunu rüyada iken gördüğünü hatırlayamamasıdır.

Ayrıca, beynin sağ lobu ile sol lobunun milisaniyeden daha küçük bir zaman farkı ile çalışmasından da kaynaklanabilir. Bir taraf diğer taraftan önce algıladığı için, geç algılayan taraf, bu olayın daha önce yaşanmış olduğu duygusuna kapılır. Bu durum sinir aksonlarındaki küçük bir sapmadan kaynaklanır.

Dejavünün zıttına “Jamevü” denilir ki, bu durumda insanlar tanıdığı bir çevrede yabancılık çekebilirler.

Bütün bunlar beynin fonksiyonlarıyla alakadar olup asla tenasüh ile bir ilgisi yoktur.
“Tenasüh saçmalığı” isimli eserimiz burada tamamlandı. Başta dediğimiz gibi, mesele sadece tenasühün batıllığını ortaya koymak değildi; mesele aynı zamanda, bu meseleyi savunanların ne derece İslam ve Kur’an’dan uzak olduğunu ispat ederek onların şerrinden Ümmet-i Muhammed’i muhafaza etmekti.

Cenab-ı Hak Ümmet-i Muhammed’i onların şerrinden muhafaza etsin ve razı olacağı imana bizleri vasıl eylesin! Âmin!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu