İncil'de Hz. Muhammed (s.a.v.)

Köşenin baş taşı kim?

Hz. İsa Kudüs’e gelir. Her gün dersler vermeye başlar. Fakat ileri gelenler, kâhinler ve din bilginleri onu yok etmek isterler. İsa (a.s.) onlara:

“Eğer bu hakikatlere iman etmezseniz, Allah bunlara inanıp yaşayacak sizden başka bir kavme ihsan edecek…” mesajını verir.

Derslerinden birinde aşağıdaki misali ve ardındaki hakikati halka ve kâhinlere şöyle anlatır:

Bağ Kiracıları Benzetmesi (Matta Bâb 21, ayet 33-46 – Markos Bâb 12, Ayet 1-12 ve Luka Bâb 20, ayet 9-19 arası):”Bir benzetme daha dinleyin: Toprak sahibi bir adam bağ dikti, çevresini çitle çevirdi, üzüm sıkma çukuru kazdı, bir de bekçi kulesi yaptı. Sonra bağı bağcılara kiralayıp yolculuğa çıktı. Bağ bozumu yaklaşınca, üründen kendisine düşeni almaları için kölelerini bağcılara yolladı. Bağcılar adamın kölelerini yakaladı; birini dövdü, birini öldürdü, ötekini de taşladı. Bağ sahibi bu kez ilkinden daha çok sayıda köle yolladı. Bağcılar bunlara da aynı şeyi yaptılar. Sonunda bağ sahibi, ‘Oğlumu sayarlar.’ diyerek bağcılara onu yolladı. Ama bağcılar adamın oğlunu görünce birbirlerine, ‘Mirasçı bu! Gelin, onu öldürüp mirasına konalım.’ dediler. Böylece onu yakaladılar, bağdan atıp öldürdüler. Bu durumda bağın sahibi geldiği zaman bağcılara ne yapacak?…

İsa’ya şu karşılığı verdiler: “Bu korkunç adamları korkunç bir şekilde yok edecek; bağı da ürününü kendisine zamanında verecek olan başka bağcılara kiralayacak.”…

İsa onlara şunu sordu: “Kutsal yazılarda şu sözleri hiç okumadınız mı? ‘Yapıcıların reddettiği taş, işte köşenin baş taşı oldu. Rabb’in işidir bu, gözümüzde harika bir iş!’ Bu nedenle size şunu söyleyeyim. Tanrı’nın Egemenliği sizden alınacak ve bunun ürünlerini yetiştiren bir ulusa verilecek. Bu taşın üzerine düşen paramparça olacak; taş da kimin üzerine düşerse onu ezip toz edecek.”

Baş kâhinler ve Ferisiler, İsa’nın anlattığı benzetmeleri duyunca bunları kendileri için söylediğini anladılar. Onu tutuklamak istedilerse de halkın tepkisinden korktular. Çünkü halk onu peygamber sayıyordu.

– Ve Matta Bâb 21, ayet 43: “Bu nedenle size şunu söyleyeyim, Tanrı’nın egemenliği sizden alınacak ve bunun ürünlerini yetiştiren bir ulusa verilecek.

İşte bu cümlelerde geçen “taş” şüphesiz Peygamber Efendimiz olup Allah’ın mülkünün verileceği vaat edilenler de İslam ümmetidir. Hıristiyan bilginlerinin, “taşı” Hz. İsa’nın kendisine yormağa yeltenmeleri de şu yönlerden boşunadır:

1- Bu taşla kastedilen zatın -hâşâ- Allah’ın oğlu olduğunu iddia ettikleri Hz. İsa’dan başka olacağı, sözün gelişinden kesin olarak anlaşılır.

2- Onların iddialarına göre, Hz. İsa Yahudilerin ellerinde öldürülmüştür. Bu durumda taşın üstüne düşenlerin parçalanması ve altında kalanların ezilip helak olması nerde kalmış diye sorulmaz mı?

3- Hz. İsa Yuhanna İncil’i Bâb 12, ayet 47 de: “Ve bir adam sözlerimi işitip tutmazsa ona ben hükmetmem; çünkü bu dünyaya hükmetmeye gelmedim, ancak dünyayı kurtarmaya geldim..” demiştir. Bu ise “taş” olma vasfına kesin olarak zıttır. Çünkü İncil ayetinin ifadesine göre: Taş, kimin üstüne düşerse onu ezip toz edecek ve taşın üstüne düşenler de paramparça olacaktır.

4- Zebur’da o taşın başköşe olmasına şaşıldığı: “..ve o gözlerimizde şaşılacak iştir.” cümlesiyle ifade edilmiştir. Hıristiyanların iddia ettiklerine göre; Hz. Davud, Hz. İsa’yı o kadar sayardı ki onun (hâşâ) Allah olduğuna inanacak dereceye varırdı. Bu hâlde Hz. İsa’nın başköşe olmasına şaşmasını gerektirecek ne olabilir? Demek, bu Hz. İsa’dan başka birisi olmalı ve onun peygamber olması şaşılacak bir şey olmalıdır. Bu ise şudur: İsrailoğulları’nın Hz. Hacer’den doğmamaları ve bu soydan gelmemeleri sebebiyle İsmailoğulları’nı kendilerine denk tutmaması ve esasen o zamanlarda İsmail (a.s.) soyundan hiç bir peygamber gelmemiş olması, oldukça şaşkınlık sebebi olabilir.

5- Doğruluk ve emniyeti kesin delillerle sabit olan Hz. Peygamberimiz’in şu hadisi, o taşın bizzat kendisi olduğunu bildirmiştir: “Benimle peygamberlerin temsili, bir köşke benzer ki; çok güzel yapılmış, fakat bir tuğlası bırakılmıştır. Köşke bakanlar güzelliğine hayret ediyorlar, ancak bu tuğlanın yerini boş buluyorlar. İşte o köşk benimle tamamlanıyor; peygamberlik benimle sona eriyor.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu