El- Kayyum
El- Kayyum isminin iki manası vardır. Birincisi varlığı ve bekası kendi zatından olan, zeval bulmayıp devamlı kaim olan. İkincisi her şeyi ayakta tutan ve varlıklarını devam ettiren demektir. Şimdi bu iki manayı tek tek inceleyerek El- Kayyum isminin şu alemdeki tecellilerini görmeye çalışalım.
1-Kendi zatı ile daim ve kaim olan;
Allah Kayyumdur. Ezelden ebede kadar zeval bulmayan baki ve daimî olandır. O’nun varlığı zâtındandır, başkalarının varlığı ise ancak O’nun var etmesiyledir. Varlığı zâtından olanın kıyamı da yine kendi zâtı iledir. Allah, devam ve bekası için başkasına muhtaç olmayan kendi zatında daim ve kaim olandır. Şu kâinatın, yaratılışından beri muhteşem bir denge ve intizam ile devamı onun Kayyumiyetine güneş gibi bir delildir.
2- Her şeyi ayakta tutan ve tüm mahlukatın varlıklarını devam ettiren
Her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı idare eden, gökleri, yeri ve her şeyi tutan O’dur. Bu kâinatta, zerrelerden güneşlere kadar her varlık Allah Teâlâ’nın Kayyûm isminin tecellisiyle ayakta durmakta, vazife görmekte ve varlığını devam ettirmektedir. Atomun içindeki elektron ve protonlar kaderin takdir ettiği yörüngelerinde Sırr-ı Kayyûmiyetle hareket ettikleri gibi, sema denizinde yüzen gezegenler de yine o Sırr-ı Kayyûmiyetle güneşin etrafında dönerler.
Yeryüzünde hareket eden hiçbir canlı yoktur ki, O (Allah) onun perçeminden tutmuş (da tasarrufu altına almış) olmasın!Hûd Sûresi 56. Ayet
Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur. (O,) Hayy’dır, Kayyûm’ dur. O’nu ne bir uyuklama ne de bir uyku tutar. Göklerde ne var, yerde ne varsa O’nundur. Bakara Suresi 255. Ayet
Evet semadaki milyarlarca yıldız ve o yıldızlardan oluşan milyarlarca galaksi O Hayy-ı Kayyumun emrine tam bir itaatle direksiz, dayanaksız, boşlukta durmaktadır. Her biri bir vazife ile vazifelendirilmiş milyarlarca yıldız ve galaksiler gayet muhteşem bir ordu şeklinde, ism-i Kayyum’un tecellisine büyük bir ayna olmuştur.
Eğer kâinattan bir dakikacık olsun o nisbet-i kayyumiyet kesilse kâinat mahvolur. Sema denizinde muntazam bir ordu gibi hareket eden ve dünyamızdan milyonlarca kat büyük olan yıldızlar, gezegenler şu uzay boşluğunda dağılacak, birbirine çarpacak ve yokluğa döküleceklerdir.
Nasıl ki insan bedeni ruha dayanır onunla ayakta durur. Ruh çekilse beden düşer ve ölür. Aynen öylede büyük bir insan olan şu alemde İsmi Kayyumun tecellisiyle ayakta durur ve devam eder. O Kayyumiyet bir an şu alemden çekilse kâinat mahvolur gider. Evet insan bedeni ruhla kaimdir. Bedeni ayakta tutan ruhtur. Peki ruhu ayakta tutan kimdir. Elbette Kayyum olan Rabbimizdir.
Barajlardan gelen cereyanla bir şehirdeki bütün evlerin lâmbaları yanmakta, su depolarındaki sular bütün binalara pompalanmakta ve fabrikalar faaliyetlerini sürdürmektedirler. Barajdaki şalterin çekilmesi ve elektrik sevkinin durdurulmasıyla şehirdeki bütün bu faaliyetlerin tamamı bir anda durur.Aynen öylede Cenâb-ı Hak, Kayyum isminin tecellisini kestiği anda da ortada kâinat diye bir şey kalmaz. Alem bir anda yokluk karanlıklarına düşer.
Onları tutan zatın kayyumiyeti ve kudreti; o semadaki yıldızların ve galaksilerin büyüklüğü ve onların muhteşem bir denge, intizamve devamları ile ölçülür. Evet, öyle bir Kayyum ki ona yıldızların icadı zerreler kadar kolaydır. En büyük şey en küçük şey gibi kudretine boyun eğmiştir. Hiçbir fiil hiçbir fiiline mâni değildir. Sayısız mahluk, tek bir fert gibi nazarında hazırdır. Bütün sesleri birden işitir her şeyi aynı anda görür. Her gözün gördüğünü gören, her kulağın işittiğini işitendir. Tüm varlıkların ihtiyaçlarını aynı anda karşılayandır. Şu kâinattaki muhteşem intizam ve dengenin şehadetiyle hiçbir şey, hiçbir hal, onun ilim ve iradesinden hariç değildir. Hiçbir mekânda olmadığı halde, her bir yerde ve her bir mekânda kudretiyle, ilmiyle hazırdır. Ve her şey ondan nihayet derecede uzak olduğu halde, o ise her şeye nihayet derecede yakın olabilen bir Zat-ı Hayy-ı Kayyum’un elbette hiçbir cihetle misli, benzeri, ortağı, veziri, zıddı olmaz ve olması imkânsızdır.
Dağları yeryüzünde birer kazık gibi tutan ve onun ile yerkabuğunu sarsıntılardan koruyup dengeyi sağlanmasında da Kayyum ismi tecelli etmektedir.
Devamlı çalkanan, dağılmak, dökülmek ve istila etmek fıtratında olan denizler, yeryüzünü kuşatıp dünya ile beraber gayet süratli bir surette döndürüldüğü halde ne dağılırlar ne dökülürler ve ne de komşularındaki toprağa tecavüz ederler. O denizleri, okyanusları dağılmaktan, karaları istila etmekten koruyup olması gereken yerde tutan elbette Rabbimizin Kayyumiyetidir.
Yer ile gök ortasında muallakta durdurulan bulutlardan, bir çatı gibi semaya inşa edilen atmosferin tabakalarına kadar herşeyi tutan sonsuz Kudretin sahibi elbette Kayyum olan rabbimizidir.
Allah’ın yerde olanları ve emriyle denizlerde yürüyen gemileri buyruğunuz altına vermiş olduğunu; buyruğu olmaksızın yere düşmemesi için göğü O’nun tuttuğunu görmez misin? Hac Suresi 65. Ayet
Şu kâinat insan için yaratılmıştır onun için vardır onunla devam eder ve kıyam bulur ve kâinatın yaratılışındaki birçok hikmetler ve gayeler insana bakar. Öyleyse insandaki kayyumiyet tecellisi, aslında kâinata bir direktir. Çünkü Zat-ı Hayy-ı Kayyum, bu kâinatta insanı irade etmiş ve kâinatı onun için yaratmıştır.
Şu alemde hiçbir canlı olmasın ki hem varlığı hem de varlığının devamı O Kayyum olan Rabbimize dayanmasın. Şu anda farkına varamasak ta vücudumuzda öyle işler olmaktadır ki bunlardan haberimiz bile olmaz. Kalbimizle vücuda kan pompalayan, akciğerlerle bize nefes aldıran, karaciğerle yediklerimizi vücudun kullanabileceği besin maddelerine çeviren. Mide ile hazmettiren, böbrekleri bir süzgeç gibi kullanan, göze gördüren, dile tattıran, kulağa işittiren, kimdir? İşte tüm bu azaları bir arada mükemmel bir nizam ile devam ettiren ve onları dağılmaktan koruyup bir arada tutan ancak Kayyum olan Rabbimizdir.
Şu büyük alemi muhteşem bir şekilde idare eden Kayyum olan Rabbimiz küçük bir alem olan insanı da aynı şekilde tüm azaları ve sistemleri ile akılları hayrete düşürecek bir denge ve intizam ile ayakta tutmaktadır.
İnsanda tecelli eden bu isim tüm hayvanat aleminde de tecelli etmektedir.
Üzerlerinde (kanatlarını) açan ve kapatıveren o kuşları görmediler mi? Onları(havada) Rahmân’dan başkası tutmuyor. Şübhesiz ki O, herşeyi hakkıyla görendir. Mülk Suresi 19. Ayet
Gökte uçan kuşlardan, denizde yüzen balıklara, karıncalardan fillere kadar her bir hayvanıhayatta tutan ve yaşamını devam ettiren ancak rabbimizin Kayyum isminin tecellisidir.
Bitkiler alemi de bu ismin tecellisiyle ayakta durmakta ve varlıklarını devam ettirmektedirler. Küçücük çekirdeklerin üzerinde dağ gibi ağaçları bitiren ve tutan. O tohumlardan çiçekleri, sebzeleri çıkartan onları ayakta tutup varlığını devam ettiren yine Hayy-ı Kayyum olan rabbimizdir.
Bu varlıkların hayatını sürdürebilmesi için aleme koyulan tüm kanunlarda da Kayyum ismi tecelli etmektedir. Şu semadaki yıldızlar güneşler kendileri için takdir edilen bir kanunla muhteşem bir intizam ve denge içinde hareket ederler. Adına hangi kanun derseniz deyin o kanunları koyan ve icra eden bir Hâkimin emriyle ve kayyumiyetiyle o küreler ve sistemler ayakta durmakta ve devam etmektedirler. Çünkü kanun tek başına iş görmez hâkim iş görür. Demek şu alemin varlığı ve devamı onun kayyumiyetine dayanmıştır ki tüm varlıklar onunla var olurlar onunla devam ederler.
Gökyüzündeki o dev küreler de gözüken nizam ve sistem maddenin en küçük yapıtaşı olan atomda da akılları hayrete düşürecek şekilde gözükmektedir. Maddeyi, insanı, hayvanı oluşturan atomlar nasıl bir araya gelip muhteşem bir denge ve nizama göre hareket ederler?
Onları idare eden ve her biri için koyduğu kanunlarla devamını sağlayıp bir arada tutan Kayyum olan Allah’ın varlığı inkâr edilirse şu sorulara mantıklı cevaplar bulunmalıdır.
- Maddeyi oluşturan bu atomlar aralarında nasıl ve neye göre karar veriyorlardır?
- Mesela beynimizi oluşturan trilyonlarca atom, aralarında nasıl iş birliği yapıyorlar?
- Bu trilyonlarca atomdan biri bile neden alınan kararlara itiraz etmiyor?
- Bu atomlar aralarında nasıl bir iletişim kuruyorlar?
- Karar vermek, iletişim kurmak ilim, irade, hayat ve kudret gibi sıfatları gerektirirken ilimsiz, iradesiz, kudretsiz ve hayatsız trilyonlarca atom bu mükemmel işi nasıl yapmaktadırlar?
Eğer Allah’ın Kayyumiyeti inkâr edilirse cevabı olmayan bu sorular uzayıp gidecektir.
Evet atomların her bir organa uygun bir şekilde küme küme toplanıp dağılmamaları ve vaziyetlerini muhafaza edip intizamlı bir şekilde durmaları, kendilerinden değil sırr-ı kayyumiyetle bağlı olmalarındandır. Demek bu isim her aza ve organdan hatta atomdan oluşan her maddede de tecelli etmektedir.
Bu ismi şerife karşı vazifemiz ise şudur; Yaratılış gayesi Allah’ı tanımak ve onu en güzel isim ve sıfatlarıyla zikretmek olan bizler şu aleme Allah hesabına bakmalı ve tüm mahlukat üzerinde El Kayyum isminin tecellilerini görmeliyiz.
Hayat sahibi bir insandan bir hayvana, bir böcekten bir çiçeğe, kadar her canlıyı gördüğümüzde onları var eden ve varlıklarını devam ettirmekle onları tutan ve hepsinin üzerinde kaim olan rabbimizi Ya Kayyum diyerek zikretmeliyiz.
Hayata mazhar olmasa da; dağlara, denizlere, gökteki güneşlere, aylara dikkatle bakıp onları ayakta tutan, vazifeler gördüren ve varlıklarını devam ettiren Allah’ı Kayyûm ismi ile tesbih etmeliyiz.